Selamlaşmak
Sevgi, yabancı bir ülkede yaşayan arkadaşı Eni’nin yanına geleli iki hafta olmuştu. İki hafta boyunca insanları gözlemlemişti. Dikkatini çeken bazı şeyler vardı. Bu ülkedeki insanlar birbirine biraz soğuk davranıyor, yüzleri de pek gülmüyordu. Biraz ortama sıcaklık katmaya niyetlendi ve arkadaşına sordu;
'' ‘Kolay gelsin’ sizin dilinizde nasıl söylenir?''
Eni: '' Bizde böyle bir kelime yok. ''
Sevgi şaşırdı, '' Peki, ‘Ellerinize sağlık’ nasıl söylenir?''
Arkadaşı: ''Bunun da karşılığı bizde yok.''
'' Tamam, yemek yedikten sonra ne diyorsunuz peki?''
Biraz sinirlenen Eni, '' Teşekkür ediyoruz işte, başka ne diyeceğiz?''
Bu kelimelerin olmaması şaşırtıcıydı. Ama daha şaşırtıcı bir şey daha vardı ki bu ülkede selamlaşma yoktu.
Bir gün sokakta yürürlerken, bir kadının onlara dikkatle baktığını fark etti.
'' Bu kadın seni tanıyor galiba?'' dedi Sevgi.
'' Evet, benim ilkokul arkadaşım.'' dedi Eni ve hiç bir şey yapmadan yürümeye devam etti. Birbirini tanıyan iki kişi, birbirlerine bakarak ve selam vermeden geçiyorlardı. Sevgi buna çok şaşırmıştı. ''Bu yabancılar gerçekten çok ilginç.'' diye düşündü.
Birkaç gün sonra yine caddede yürüyüş yaparlarken, uzakta, kendisi gibi başı örtülü ama o ülkenin vatandaşı olan bir kadın gördü, Sevgi. Kalbi küt küt atmaya başladı. Normal şartlarda hiç düşünmeden selam verirken, şu anda ne yapacağını bilemiyordu. Eni’ye döndü heyecanla, ''Ne yapayım, selam vereyim mi?'' diye sordu. Eni, bunu biraz garipseyerek, ''Bilmiyorum, gördüğün gibi biz de insanlar buna çok alışkın değiller.''
Karşıdan gelen yabancı kız, bir elinde telefon, diğer elinde çocuk arabası ile onlara doğru yaklaşıyordu. İyice yaklaştığında telefonu kapattı ve durdu. Bütün samimiyetiyle ve gülümseyerek, Sevgi’ye;
''Selamünaleyküm.'' dedi.
Sevgi de aynı samimiyet ve tebessümle cevap verdi ''Aleykümselam.''
Ve her iki tarafta yoluna devam etti. Yabancı bir ülkede, iki yabancı kadın, birbirlerini tanımamalarına rağmen, selamlaşmıştı. Ve ikisi de çok mutluydu. Sevgi ve Eni yürümeye devam etti ancak bir sessizlik vardı. Eni kafasından, ''Benim ülkemde birbirini tanıyan iki insan birbirine selam vermiyor, Müslümanlar birbirini tanımadıkları, aynı dili konuşmadıkları ve bir daha görüşmeyecekleri halde birbirlerine selam veriyorlar.'' diye geçiriyordu. Tüyleri diken diken oldu. İki küçük kelime ama ne kadar çok etkileyici.
Eve geldiklerinde Eni, Sevgi’ye; ''Selamünaleyküm ne demek?'' diye sordu büyük bir merakla. Sevgi soruya soruyla cevap verdi. ''Sence selam ne demek?'' Eni, ''Kullandığım bir kelime ama anlamını bilmiyorum.''
Sevgi, ''Selam: ‘Benden sana zarar gelmez’ anlamına gelir. Neden? Çünkü ben senin için en hayırlı olan neyse onu diliyorum. İnsanlara selam vermek çok kıymetli. Çoğu insan selamın sadece ‘Selamunaleyküm ve rahmetullah’ olduğunu düşünüyor. Ama öyle değil. Selam sadece söylendiğinde bile büyük anlamlar içeriyor. Bir ortama girdiğinde orayı ısıtan, birbirlerini tanımasalar bile insanları kaynaştıran bir şey. Selam namaz gibi değil, Arapça olması şart değil. Her dilde buna benzer kelimeler var.
İngilizce – Hi,
Rusça – Zdravstvuyte,
Türkçe – Merhaba. Selam
Hepsinin ortak özelliği iyi dilek. Gülümseyerek iyi dilekte bulunmak. Eni, ''Bizim ülkede insanlar buna pek alışık değil, ben selam verirsem tuhaf bulabilirler. Ya komik duruma düşersem? Ya selamıma karşılık vermezlerse?''
Sevgi, "Bu sadece bir tahmin denemeden bilemezsin. Güler yüzle selam verme iki kişi arasındaki buzları kırar. Sen bir dene, insanların ne kadar mutlu olacağını o zaman görürsün." dedi.
Sevgi’nin kendi ülkesine dönmesinden birkaç gün sonra Eni, işten çıkmış eve dönüyordu. Akşam saatiydi ve metro çok da kalabalık değildi. Vagona yabancı bir aile bindi. Anne-baba ve bir de kız çocuğu. Eni cebinde bir çikolata olduğunu fark etti. Çikolata elinde, kafasında "Evet o an, bu an." diyordu, "Şimdi selam vereceğim." Cesaretini toplaması biraz zaman aldı ama son durağa iki istasyon kala, kalktı ve onlara doğru yürüdü. Aklından hala "Ya anlamazlar, kötü karşılarsalar?" diye geçirirken tüm cesaretini toplayıp çikolatayı küçük kıza uzatarak "Hi!" dedi. Kız annesine baktı. Annesi de gülümseyerek "Hi" dedikten sonra kızına gözleri ile alabilirsin işaret verip teşekkür etti. Sonraki iki istasyon boyunca hem Eni’nin ve hem de ailenin yüzlerinde tatlı bir gülümseme vardı. "Selam vermek ne kadar güzel bir şey’" dedi Eni içinden. Bir kelime ile kaç kişi mutlu oldu.
Biz de bugün, selam vermediğimiz bir komşumuza, yoldan geçen bir çocuğa, alışveriş yaptığımız esnafa, yoldan geçen tatlı teyzeye selam verelim mi? Selamın akrabalık bağına ihtiyacı yoktur. Hatta dağlara, çiçeklere, kuşlara bile verilen selamın bir anlamı, bir karşılığı vardır. Tüm zamanlarda ve şahsına münhasır olmuş ama hep var olmuş, selam. Kimi kokuyla, kimi kimyayla, kimi dalgayla, kimi hal diliyle, kimi söz diliyle, kimi de gülümseyerek.
Ve bir insanın belki de o gününü güzelleştireceğimizi düşünerek.
Selam!
Benden sana zarar gelmez!
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Ne kadar da etkili bir kelime gerçekten bir ortama girdiğimizde ilk önce selam verince aldığın selamın şekliyle biraz ortamın modunu da anlamış oluyorsun .. öyle geldi aklıma
YanıtlaSilSelam
YanıtlaSilBenden sana zarar gelmez, senin iyiliğini istiyorum.
Neyi neden yaptığını bilmek, kelimelerin anlamlarını bilmek ne kadar da kıymetli,
teşekkürler
Selam :)
YanıtlaSilİnsan güler yüzüyle ve sadece bir kelimeyle bütün buzları eritebilir..
ne kadar samimi.. ne kadar güzel bir yazı..
teşekkürler 🌸
Selamlar💐❤️
YanıtlaSilSelamlar herkese😊
YanıtlaSilKaleminize sağlık 💐
"Selam!benden sana zarar gelmez!"çok güzel daha nasıl anlatılabilir di ki?kaleminize sağlık🤗
YanıtlaSilSelam ve gülümseme :)) İletişimde en etkili yöntemler:)) Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
YanıtlaSilSelam 👋☺️
YanıtlaSilSelamı yayabilsek, kalplerimiz birbirine daha ısınabilse, birleşip, bizlere zarar verenlerin karşısında daha dik durmaz mıyız?
YanıtlaSil