Elimden Ne Gelir?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Elimden Ne Gelir?

Arzu Hanım her sabah olduğu gibi mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Eşi de uyanmıştı. Hayırlı sabahlar dileyerek hiç değişmeyen köşe koltuğuna oturdu. Tabi ki ilk işi kumandayı alıp haberlere bakmaktı. Ülke içinde birkaç haberden sonra Gazze’de yaşanan zulmü izlemeye başladılar. Arzu Hanım dayanamayıp; “Aman kapat kalbim daralıyor. Psikolojim bozuluyor bunları görünce, insanın yüreği almıyor. Allah yardım etsin.” dedi.

Kamil Bey; “Ruh halimiz mi yoksa rahatımız mı bozulacak?” diye içinden geçirdi ama dile getiremedi. Sessizce kanalı değiştirdi. Ekranda birbirine hakaret edip suçlayan, kaçıp evi terk etmiş bir gelinin kayınvalidesi ve eşiyle olan kavgası vardı. Karısı merakla, “Ay kaç haftadır çözemediler şu meseleyi, ne olmuş acaba şimdi?” diyerek izlemeye başladı. 

Çeşit çeşit peynir yemeyi çok severlerdi. Hem yeşil hem de siyah zeytin vardı sofrada. Bal, tereyağı, ekmek, reçeller ve daha neler.  Ama Kamil Bey’in iştahı kaçmıştı, boğazından geçmiyordu lokmalar. Aklına Filistin’deki çocukların aç susuz halleri, soğuktan titreyişleri takılmıştı. Çıplak ayakla saatlerce yol yürümek zorunda kalan bir kadının acılı hali gözünün önündeydi. Sessizce oturma odasına geçti. Düşünüyor ama bir çözüm bulamıyordu. Ne yapmalıydı acaba kendi çapında bile olsa? Etrafındaki insanların duyarsızlıklarını düşündü. Bu duyarsızlık nasıl da dokunuyordu ona. Doğrusu insanoğlu hüsrandaydı. Hayrını ister gibi şerre koşuyordu. Kamil Bey onu en iyi anlayacak kişiyi aramaya karar verdi. İstanbul’daki kardeşinin sesini duymak onunla konuşmak istedi. Belki birlikte bir şeyler de yapabilirlerdi. 

- Nasılsın birader? İşler güçler yolunda mı?

- Çok şükür işlerimiz iyi de. Ama işte biliyorsun gündemimiz savaş ve mazlum insanlar. Tüm dünyanın buna seyirci kalması da daha dayanılmaz. 

- Evet, sabah ben de izledim. Canım çok sıkıldı, kahvaltı bile edemedim. Seni bir aramak istedim. Biliyorum sen hayır işlerinde aktifsin. Ne yapabiliriz?

- Valla ağabey biz ilk günden beri ne gerekiyorsa uğraşıyoruz. Gerek sosyal medyada duyurmaya gerekse maddi manevi kardeşlerimizin yanında olmaya gayret ediyoruz. Elimizden geldiğince konunun gündemde kalmasına uğraşıyoruz. Doğru kanallar bularak desteklerimizi ulaştırmaya çabalıyoruz. Ama savaşı durduramıyoruz. Duamız da dilimizde her an.

- Ya ne güzel, peki ben ne yapabilirim?

- Dua edebilir, tüketimlerimizi kısıtlayabiliriz. En azından geceleri uykumuzu bölüp samimi bir şekilde dua edebiliriz.

- Evet, karınca misali diyorsun yani,

- Evet, aynen öyle diyorum, bu günün yarını da var çünkü. Yarın hesabını verebileceğimiz işler yapmalıyız ağabey. 

Kamil Bey’e bunları duymak iyi geldi, içi rahatladı biraz da olsa.

-Sağ olasın kardeşim düşünemediğim detaylara dikkatimi çektin. Böyle eli kolu bağlı hissetmek nasıl da canımı yakıyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Azı küçümseme.”

İnsan bir kötülük karşısında elinden geleni yapmakla sorumludur. En basit şeyi bile küçümsemiyor olmaya ihtiyaç var.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Evet, insan zulüm ve haksızlık karşısında etkisiz değil. Mutlaka yapabileceği bir şeyler vardır. “Benim elimden ne gelir ki?”  demek baştan yenilgiyi kabul etmektir. Bu mazlumu daha zor duruma düşürürken zalimi daha da güçlendirir. 

Kamil Bey kardeşiyle konuştuktan sonra zihninin açıldığını hissetti. Sadece üzülerek meseleyi çözemeyeceğini anladı. Bu durumu eşiyle konuşmaya karar verdi.

- Hanım, sen de çok üzülüyorsun biliyorum. Ama kanal değiştirince savaşın gerçeği değişmiyor, biliyorsun değil mi? 

- İyi de bizim elimizden bir şey gelmiyor, ne yapabiliriz ki?

- Bilmiyorum ama biz seninle ne badireler atlattık. Bu zor zamanda mazlumu yok sayamayız. Gel oturup düşünelim ne yapabiliriz diye.

Karı koca Gazze’de yaşanan zulme sessiz kalmamak için bir liste yapmaya karar verdiler. Öncelikle evde kullandıkları tüm malzemeleri gözden geçirip, boykotlu olanları çıkardılar. Sonra uzun bir süredir duran kumbarayı açıp içindekini yardıma gönderdiler. Evdeki fazla eşyaları ihtiyaç görecek şekilde dağıtmaya karar verdiler. Sosyal medya hesaplarından günlük paylaşımlar yapmaya ve Gazze’de yaşananları gündemde tutmaya çalıştılar. Evde kurdukları sofrada fazlaca çeşit olmamasına dikkat ettiler. Evlerinde sevdikleri birini kaybetmiş olmanın üzüntüsünü hissederek yaşadılar. Dualar ve doğru davranışlar belki zulmün ateşini söndürmeye yetmiyordu. Ama en azından bu acıya kayıtsız kalmıyorlardı. Zulüm kimdeyse ben ondan değilim diyorlardı bir şekilde. İnsan olmanın gereğiydi bu, olması gerekendi. Ateşi söndürmek değildi zaten mesele. Ateşin sönmesi için su taşıyanlardan olmaktı. Kimileri su taşıyordu o ateşe ve kimileri ise odun… Acıyı görüp susulur muydu? Zulmü görüp durulur muydu?

Aslında insan olmak bir başka insanın derdini dert edinmekle mümkündü. Komşunu, kardeşini varlıkta da yoklukta da düşünebilmek ile...

Şimdi düşünme zamanı “Benim elimden ne gelir?”

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

  1. Karınca 🐜 misali İbrahim'in ateşine su tasiyabilenlerden olabilmek dileğiyle... Kendimiz için.

    YanıtlaSil
  2. Basit bir davranış çok şey değiştirir. Birler biz olur. Ateşi söndüremem belki ama safımı belli edebilirim...

    YanıtlaSil
  3. Sibel Basılgan8 Mart 2024 08:23

    Ateşi söndürmek değildi zaten mesele. Ateşin sönmesi için su taşıyanlardan olmaktı. Rabbim su taşıyanların sayısını çoğaltsın. Kaleminize sağlık 🤲

    YanıtlaSil

Yorum Gönder