Nereye Kadar Bu Sınavlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Nereye Kadar Bu Sınavlar

“Nereye kadar bu sınavlar?” düşüncesi ile bahçeye girdi. Sınav salonu yine tıka basa doluydu.  Öğrenciler heyecanlı heyecanlı sınav formlarını dolduruyorlardı. Esra sıranın kendine gelmesini beklerken etrafını izliyordu. Herkes nasıl da başka bir telden çalıyordu. “Dün gece hiç uyumadım, sabaha kadar çalıştım.” diyenler... Podyuma çıkacakmış gibi giyinip süslenip gelenler... Okunmuş pirinç yutanlar, tedirginliği yüzünden okunanlar… Sınav görevlisi, sırası geleni tek tek içeriye alıyordu. İçeriye girenlerin kimisi kendinden çok emindi. Kimisi sınavı pek önemsemiyordu. Kimisinin ise sessizce ettiği dualar, kıpırdayan dudaklarından anlaşılıyordu. 

Esra “Çeşit çeşit insan var.” diye düşündü. Sınav kaygısı biraz da olsa azalmıştı. İnsanların akıllarından geçenleri düşünüyordu. Kafalarından “Keşke daha iyi hazırlansaydım.” cümlesini geçirdiklerinden neredeyse emindi. Çünkü kendisi de öyle düşünüyordu. “Esra seni bu tarafa alalım.” dediklerinde heyecanı arttı. Oturduğu koltuk çok rahattı. Sınavı yapacak olan hocanın güler yüzlü olması onu biraz da olsa rahatlatmıştı. Gelen soruları az çok cevaplayabiliyor ama daha daha iyi çalışıp hazırlanamadığı için de bir taraftan üzülüyordu. Hocası o kadar çok uyarmıştı ki “Çalışın.” diye. Neyse ki sınav yine de çok kötü geçmemişti. “Daha iyi olabilirdi.” diye düşündü. Çıkışta biraz yürümeye karar verdi. Yürüyordu ama kafası yerde mi gökte mi belli değildi. İnsan sınava girmeden önce ne kadar rahat davranıyor. Sınava girince de nasıl pişman oluyordu. Çoğunluk süre bitince, “Keşke daha çok çalışsaydım.” diyordu.

Hayat da öyle değil miydi? Tüm yapıp ettiklerinin değerlendirileceğini unutarak yaşıyordu insan hayatı. Yüreğinin götürdüğü yerlerde, içinden geldiği gibi yaşıyordu. “Ben de böyleyim.” diye düşündü.  Hayatın kendisi gerçekten bir sınavsa; seçimler, davranışlar sınavı geçmeye uyumlu muydu?

Evlenip ayrılmıştı, bir de çocuğu vardı. Anne olmayı çok istemişti ancak çocuk yetiştirme konusunda iyi miydi? Çocuğuyla güzel vakit geçiriyordu ancak onu gerçekten yetiştirebiliyor muydu? Bir anne olarak doğruyu yapıyor muydu? Çocuğunu hayata hazırlayabiliyor muydu? 

Eşine her zaman özveriyle yaklaşmıştı. Onun ilgi duyduğu şeyleri, ihtiyaçlarını önemsemişti. “hayır” diyemediği için “evet” dediği zamanlar da çoktu. Evliliklerinin üçüncü yılının sonuna doğru eşi başkasıyla birlikte olmuştu. Ne kadar zorlu bir sınavdan geçmişti o zaman da. Şimdi ise çocuğunun babası hayatlarında neredeyse yok gibiydi. Sadece banka havalesi için haber veriyordu. Oğlu bu yıl birinci sınıfa başlamıştı, çok da hevesliydi. Veli toplantılarında babaları gördüğünde keşke babası da biraz ilgili olsaydı diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu Esra. O yüzden hem anne hem babaydı bu hayatta.  

Eve giderken düşüncelerle yolunu bilerek uzatmıştı. Düşününce çok fazla sahnede, çok fazla rolde, çok fazla sorumluluğu olduğunu fark etti. Yıllarca da bu sorumlulukları doğru bir şekilde yerine getirememişti. Yol bitmiş, evine gelmişti. Kapının ziline bastı.  Annesi ve oğlu kapıyı açtığında onlara sıkı sıkı sarıldı. Annesi “Sınavın nasıl geçti?” diye sorunca gözleri dolmuştu. Asıl sınavda, insanın her sahnesinin hakkını vermesi gerekiyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Hayat herkesin ayrı ayrı rollerinin olduğu bir sahnedir. Hayatın her anı da ayrı bir sunumdur.” Bizler bu sahnenin oyuncuları olarak her an sınanmaktayız.  

 Kafasındaki derin sorularla birlikte sahnesinde yeni bir adım atmaya karar vermişti bile.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

Yorum Gönder