İp Cambazı

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 İp Cambazı

-Alo, efendim Ahmet. Tamamdır ortak, tabi daha önemli işin çıktıysa sorun değil, ben hep dükkandayım zaten biliyorsun.

Fatih, kim bilir kaçıncı kez şu cümleyi kuruyordu, “Sorun değil ben işin başındayım!” Telefonu kapattıktan sonra derin bir iç çekti. Suratı asılmıştı. “Yine tüm sorumluluk bana kaldı desene!” diye iç geçirdi. Sözde ortak iş yapıyorlardı ama bütün yük neredeyse Fatih’in omuzundaydı. Oysa başlarda iş bölümü yapmışlardı. Sabahları dükkanı biri açıyorsa akşam da diğeri kapatıyordu. Zaman geçtikçe Fatih’in yükü daha da artmıştı. Hatta eşiyle de bu yüzden zaman zaman tartışıyorlardı. “İşine aşıksın sen.” cümlesini çok sık duymaya başlamıştı. Çünkü Fatih evden çok işyerinde vakit geçiriyordu. Bazı geceler ofiste uyuyakalıyordu. Ortağı ise onun tam tersiydi. İnsan birbirinin bu kadar zıddı özelliklere sahipken nasıl ortak olabilirdi? Bu nedenle Fatih, “Hayatın bana büyük bir şakası galiba bu! Girdik bir işin içine, Allah sonumuzu hayır etsin.” deyip duruyordu.

Hayat Kime Güzel?

Ortağı Ahmet onun yapmadığı ne varsa onu yapıyordu. Tabiri caizse hayat ona güzeldi. Arkadaşlarıyla eğlenmeyi sever, sporunu aksatmaz, kendini zora sokmaz, yazın bol bol tatil yapan biriydi. İş onun hayatının gündemi değildi. “Olduğu kadar, olmadığı kader” mantığındaydı. Çünkü sırtını dayadığı iş ortağına öyle güveniyordu ki, bu rahatlık onu başka alanlarda aktifleştirmişti.

Ahmet işe geldiği günlerde tam bir kaos yaşanıyordu. Fatih de buna anlam veremiyordu. Ne oluyordu da bu kadar yolunda giden işler bir günde karışıyordu? Çünkü Fatih işinde ustalaşmış, emek vermiş ve hakkını ödemişti. Konulara hakimdi. Oysa Ahmet daha henüz çıraklığı bile geçememişti. Bu nedenle Fatih Ahmet’e güvenip işleri bırakamaz, evine dinlenmeye gidemezdi. Çünkü ne zaman Ahmet’i tek bıraksa bütün hesaplar karmakarışık olurdu. Masraf yapar yazmaz, toptancıya mal verir para almaz, kime ne verdi not almazdı. Günün sonunda kar edeceklerine zarar ederlerdi. Bu zarar gündeme geldiği zaman Ahmet güler geçer, üzerine bile alınmazdı. Bu nasıl bir rahatlıktı? Fatih bu duruma çok içerliyor ama bir türlü kendini ifade edemiyordu. Her şeyin daha da kötüye gitmesine göz yumuyordu aslında. Ahmet’in bıraktığı enkazı yine Fatih topluyordu. Sabah iş yerine geldiğinde tekrar her şeyi üzerinden detay detay geçip düzenlemesi gerekiyordu. Çözümü, “En iyisi hiçbir yere ayrılmayayım, gözüm üzerinde olsun! Sen de bir şeye karışma kardeşim!” olarak bulmuştu. Ancak bu anlık çözüm toplamdaki iş hayatını olumsuz etkiliyordu. Ahmet’in işine gelse de aslında ona iyilik değil kötülüktü.  

Gel zaman git zaman “Fatih nasıl olsa yapıyor, hallediyor.” diye Ahmet iyice salmıştı. Para gelsin, o hayatını yaşasın, yeni alımlar yapsın, evi arabayı yenilesin, tek derdi buydu. 

İşine Aşık

Fatih işinin üzerine titrerdi. Satışlar biraz düştüğünde hemen tüm çalışanlarla toplantı yapardı. Kimi zaman personelin eksiğini kendisi kapatırdı. O kadar işinde yoğunlaşmıştı ki, evine uyumaya ve üzerini değiştirmeye gelir olmuştu. Geç gittiği günlerden birisinde eşi Aysel uyumamış, eşini beklemişti. Fatih, hayatında her şeyin normal olduğunu düşünüyordu. Eşiyle problemleri elbette vardı, her evlilikte olduğu gibi. Ancak aynı evde yaşayan ev arkadaşına dönüştüklerini fark etmemişti. Tüm algısı, dikkati, işteydi. Nasıl görebilirdi ki? Eve geldiğinde bile telefon elinden düşmezdi. Bu durum, Aysel’in canına tak etmişti. Biraz konuştuktan sonra Bizim ilişkimiz böyle yürümeyecek. Senin gözün işten başka bir şey görmüyor o yüzden ben ayrılmak istiyorum.” Dediğinde Fatih şaşkına dönmüştü. Eşi rahatsızlığını uzun zamandır dillendiriyordu ama bu denli ciddi olduğunu yeni fark etmişti. Bu seviyeye nasıl geldiklerini düşündü.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Biz Buraya Nasıl Geldik?

İşi yeni kurdukları zamanlarda, aslında eşi de çok heyecanlıydı ve kendisini destekliyordu. O dönemler gayet mutluydular. Hafta sonları gezmeye çıkarlardı. Fatih eşine hediyeler alır, jestler yapar, uzun uzun sohbet ederlerdi. Oysa şimdi öyle miydi? Karısını saçını mı kestirmiş, yeni elbise mi almış? Evin kırık döküğü mü var? Fatih’in ne evinden ne de evliliğinden bihaber olduğunu anlaması çok acıydı. 

Ahmet de işin başında bu kadar vurdumduymaz değildi. Fatih aktifleştikçe, ortağına hayır, diyemedikçe, yapmak istemediği konularda bile uzmanlaşmıştı. Marifetlendikçe de daha çok yük almaya başlamıştı. Ortak başladıkları için Ahmet’e bir şey diyemese de iş konusunda ona güvenemiyordu. Ondan kalan boşluğu kendisi dolduruyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Tüm ilişkilerin bir denge içinde olması gerekir. Bir tarafa gereğinden fazla yoğunlaşıldığında diğer ilişkilerin de dengesi bozulmaya başlar.” 

Ve sonunda “Ayrılmak istiyorum!” cümlesi tokat gibi gelmişti. “Her şeyi düzelteceğim Aysel, haklısın, nolur bana biraz zaman ver.” diyebilmişti çaresizlikle. Aysel bu durumda, “O zaman bir süre düşün, taşın, toparlan, ben eski Fatih’i, evlendiğim adamı istiyorum.” demişti. Fatih eşini kaybetmemek, evliliğini korumak için nereleri bozduysa toparlamakta kararlıydı. Bir sonuç değerlendirmesi yaptı. Yanlışları nasıl yaptıysa tam tersini yaparak toparlamalıydı şimdi. 

Bozulduğumuz Yerden Toparlanalım

Sabah uyandığında ilk iş ortağını aramaktı ve ciddi bir konuşma yaptı. Bu şekilde devam edemeyeceğini, eğer işleri ciddiye alacaksa devam, almayacaksa başka bir çare bulacağını söyledi. Bu kadar yoğun iş hayatı erken yaşta sağlık problemlerini de beraberinde getirmişti. Hayat bu kadar kısayken bu neyin koşturmasıydı?

Ahmet ilk defa durumun farkına vardı ve ortağına hak verdi. Elinden geleni yapacağını ama kendisi gibi mükemmel olmasını beklememesini istedi. Arada hata yaptığında hemen ipleri tekrar eline almaması gerektiğini anlattı. İki ortak yeniden anlaştılar. Nasıl ilişkileri biranda bozulmadıysa bir anda toparlanmayacaktı ancak birbirlerine yeniden şans vermeye niyet ettiler.

Ahmet başta gerçekten zorlandı. Yine de ortağına verdiği sözden geri dönmedi, hata yapmasına rağmen hemen toparlamaya gayret etti. Fatih ise bu kadar mükemmeliyetçi olmanın bedelini ödüyordu. İşinde bu kadar mükemmel olmaya çalışırken neredeyse evliliğini bitirecekti. Aslında hayat, elinde toplarla yürümeye çalışan bir ip cambazının hikayesi gibiydi. Esas olan şey dengeydi. Denge varsa ilerleme vardı. Dengesizlik bir yerden sonra ipten düşmene sebep oluyordu. 

Zıtlıklar İçindeki Şifa

Zor da olsa, zaman da alsa, hiçbir şey imkansız değildi. Hatasından pişman olana çözüm hakkı hep vardı. Fatih kendini geri çekmeye başladıkça Ahmet mecburen işle ilgilenmek zorunda kalmıştı. Arkasını toplayacak birisi olmayınca da işleri daha sıkı tutmuştu. İkisinin de ihtiyacının birbirlerinde saklı olduğunu her şey yoluna girince fark etmişlerdi. Sonunda “Bu kadar zıt iki karakter nasıl ortak olduk?” sorusunun cevabını bulmuşlardı. Ahmet geniş çevresi ve ilişkilerindeki başarısını iş hayatına avantaj olarak aktarmıştı. Kazandığı imkanların kıymetini bilmeyi de Fatih’ten öğreniyordu.  Fatih düzenli iş yapar, büyüyen işleri korurdu ama biraz esnek olabilmeyi Ahmet’ten öğreniyordu. Şimdi muhteşem bir ikili olmuşlardı. Meğer zıtlıklar insanların şifasıymış. 

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.





Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık🌹
    Hayatın içindeki tüm süreçlerde dengeyi yakalayabilmek , sürecin yasasını bilmek ne kıymetli aslında.

    YanıtlaSil
  2. Bize bu farkındalığı kattığınız için yürekten teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil
  3. Sağ lob ve sol lob ortaklığı hayırlı işler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaratılmışlve karşılaştığın herşey seni yetiştşrmek ve senin yetiştiştirilmen için gerisi sadece efekt

      Sil
  4. Zıtlığı ve ilişkilerdeki dengeyi anlatan güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  5. iyi yaptığımızı zannederek nasıl da ilişkilerimizdeki dengeleri bozuyoruz; ama çözümsüz değil, çözümü de veren ne güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Denge... Denge... Denge... Sen nasıl bir şeysin. Çok bilinç açan bir yazı ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. "Zor da olsa, zaman da alsa, hiçbir şey imkansız değildi." Yılmamak pes etmemek önemli olan

    YanıtlaSil
  8. İlişkide ustalık...dengede olmayan hersey bozulmaya gidiyor...kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  9. “Tüm ilişkilerin bir denge içinde olması gerekir. Bir tarafa gereğinden fazla yoğunlaşıldığında diğer ilişkilerin de dengesi bozulmaya başlar.”

    YanıtlaSil

Yorum Gönder