En Heyecanlı Bölüm!
Begüm işten yorgun argın dönmüş, yemeğini yemiş ve PTT saatini başlatmıştı. PTT ne mi? Pijama, terlik, televizyon. Sonunda çarşamba akşamı gelmişti. En sevdiği dizinin karşısında patlamış mısır, kurabiye ve çay eşliğinde keyif yapıyordu. TV’nin karşısında koltuğuna yayılmış, hipnoz olmuşçasına diziyi izliyordu. Tam heyecanlı yerindeyken zil çalmasın mı? Kardeşi Beyza gelmişti “Hoş geldin, hemen gir içeri, dizim kaçıyor!” diyerek kanepesine doğru koştu. Beyza, ablasının bu halini garipsemedi. Çünkü onun her akşam ayrı bir dizisi vardı. İnsan her akşam başka bir diziyi takip etmekten bıkmaz mıydı? Hatta bazen aynı akşam iki dizi birden izleme gibi özel yetenekleri vardı ablasının. Sonunda reklam arası olmuştu. Begüm girdiği girdaptan çıkarak “Hoş geldin! Sen sevmezsin böyle dizileri ama en heyecanlı yeriydi geçen haftadan beri bu anı bekliyordum.”
Beyza, ablasının dünyasına girebilmek için onunla birlikte izlemeye karar verdi.
“Hadi o zaman beraber izleyelim.” diyerek mısırdan bir avuç alıp atıştırmaya başladı.
“İyi o zaman dur ben sana çay vereyim.” dedi ablası da.
“Ablacığım bu dizinin konusu ne?”
“Ay hiç sorma! Çok farklı bir dizi bu. Konusu çok enteresan. Oyuncular da çok deneyimli, usta oyuncular. Şimdi bak, bu kadının annesi ikinci evliliğini yaptı. Ancak adam üvey kızına aşık oldu. Sonra onunla kaçtı. Tabi kadın çok büyük travma yaşadı. Psikolojisi bozulunca da evde olan kızına çok baskı yapmaya başladı. Evdeki kız da kendine ilk ilgi gösteren adamla evlendi. Sonra da adamın kabalıklarına dayanamayıp annesinin evine geri döndü. Kiracısı da mafya olmasın mı? Evlerini kiraya verdikleri adam kendini yazar olarak tanıtmıştı meğer mafyaymış! “
“Ay tamam dur dur! Vallahi aklım durdu. Biz hangi ülkede yaşıyoruz? Bu nasıl kurgu yahu? Kim kime aşık, kim kiminle birlikte belli değil! Sonuçta ne oluyor? Kadın mafyaya mı aşık oluyor?
“Evet ya hiç sorma, e napsın sevmiş! Çok da yakışıklı.”
“Yani bir şeyi sevmek onunla yakın ilişki kurmamız için yeterli bir sebep mi oluyor sence?”
“Değil mi?”
“Değil tabi! Mesela ben şimdi senin üzerindeki bu pembe kazağı çok beğendim. Onu sevdim diye alabilir miyim?”
“Hayır, tabi ki!”
“O zaman sadece sevdim diye bir eşyayı, bir insanı nasıl alıyorum hayatıma?”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsan bir sahteliği önce normalleştirir, sonra hayatına alır.”
Gerçekle ile sahteyi ayırt etmek aslında kolaydır. Ancak, istekler kontrol edilmezse gerçekle sahte karışır. Diye katıldığı seminerden duyduklarını anlatmaya başladı ablasına.
“Hangi diziyi açıp baksam şaşırıyorum. Ne manevi ne de kültürel değerlerimizle uyumlu değil bu diziler. Gün geçtikçe sahteyi normalleştirmemize sebep oluyorlar. Üstelik bu yayınları ailece izliyor olmamız sence tuhaf değil mi abla?”
“Ne bileyim vallahi, herkes izliyor, ben de izliyorum.”
“O kadar çok absürt olayları izliyoruz ki zamanla tepki veremiyoruz. Toplum yapımız nasıl bu kadar bozuldu? Neden aile olamıyoruz? Boşanma oranları nasıl bu kadar arttı, diye soruyoruz? Cevabı tam da burada işte”
“Ya haklısın aslında. Eskiden hatırlıyor musun? Annem ve babamla birlikte TV izlerken de dikkat ettiğimiz şeyler vardı. Bazı anlar olurdu ki kanalı değiştirirlerdi, hatırlar mısın?”
“Evet hatırlıyorum. Peki, şu anda en olmadık şeyleri çoluk çocuk izlememizin sebebi ne?”
“Çünkü bunu normalleştirdik. Ama akşamları vakit nasıl geçsin? Bir dizi keyfim vardı Beyza ya, aklımı karıştırdın.”
“Biraz düşünüp irdelemenin zamanı gelmedi mi? Akşamlarımızı nasıl keyifli hale getiririz bunun üzerine de düşünebiliriz.”
Begüm, kardeşinin söylediklerini düşünmeye başladı. Gerçekten de izlediği dizilerin bağımlısı olmuştu. İşteyken bile hep dizi karakterlerini düşünüyordu. Sanki gerçek bireymiş gibi. Aramızda yaşayan kişilermiş gibi algıladığını fark etti. Oysa gerçek değildiler. Kanun dışı işler gündüz herkesin içinde oluyor ama kimse polisi aramıyor. Gerçekte böyle değil oysa ki.
Gerçek olmayan karı koca ilişkileri gösteriliyor bize. Her şey kusursuz, herkes çok mutlu aile içi kimse tartışmıyor. Her türlü imkanlar var.
Öte yandan yasak aşklar, hırs ve entrikaların bizi heyecanlandırmaya başlaması da tuhaftı. Eskiden bunlara ne çok kızardık şimdi izliyoruz ve dizilerde olan şeyler işte demeye başladık.
Bir an düşündü ve büyük bir ilizyonun içinde olduğunu fark etti.
Yaşantısını dizilerle kıyaslıyordu. Dizelerdeki gibi eğlenceli iş, arkadaş ve sürprizli bir eş arıyordu. Ancak bu izlediklerinin gerçek hayatta karşılığı yoktu.
Peki, bu sahtelikten nasıl çıkacaktı? Kıyaslarını düzeltecek gerçek ölçülere nasıl ulaşacaktı?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Harika yaşlılar artık torunlara masal anlamıyorlar. "Dur oğlum, kızım dizim var"... diyorlar. Kaleminize sağlık tam özetlenmiş
YanıtlaSilNasıl güzel bir yazı tam da günümüze ışık tutmuş, kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bir konuya değinmişsiniz. Kıyaslarımızda adil olabilenlerden olmak ümidiyle:) kaleminize düşüncenize sağlık 💐💐
YanıtlaSilİnsan ancak hassas irdelediğinde doğru kıyaslar oluşturabilir. Elinize sağlık 👏
YanıtlaSilGerçek algılayıp gerçekleri altarmanın önemi her geçen gün daha da belli oluyor. Kaleminize sağlık inşaALLAH gerçeği aktaranlardan oluruz🍃
YanıtlaSilKaleminize sağlık günümüzün gerçeklerini ne kadar da güzel özetlemişsiniz
YanıtlaSilİnsan "Ne ara bu hale geldik ve bizi etkileyen neydi sorusuna güzel cevap olmuş bu yazı.
YanıtlaSilGerçeği algılayıp ve gerçeği yaşamanın önemi üzerine güzel bir yazı.🌸
YanıtlaSilGerçek hayatta mutlu olamayan kişilerin mutlu olabilme yöntemini aramak yerine kaçış noktası olarak sarıldığı ve farkında olmadan bağımlı olup daha da mutsuz olmasına sebep olan diziler …
YanıtlaSilHepimize bize yönlendirmeleri ile iyi gelen bilincimizi açan beyzalar lazım
YanıtlaSilİnsan neyi algılarsa bir sonra onu aktarır.İzlediğimiz dizilerdeki hayatların gerçekliğine bakmadan irdelemeden bir süre sonra normalleştiriyoruz maalesef.Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.Teşekkür ederiz..
YanıtlaSilGüzel yazı olmuş emeğinize sağılk
YanıtlaSil“İnsan bir sahteliği önce normalleştirir, sonra hayatına alır” ne kadar doğru… ellerinize sağlık
YanıtlaSilZararlı olanın, sahte olanın normalleştiği bu dönemi anlatan bir yazı olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSilBir nal atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu,bir ordu bir ülkeyi kurtarır… Bir dizi bir aileyi, bir aile bir mahalleyi, bir mahalle bir toplumu, bir toplum bir dünyayı değiştirir . Deneyimsel Tasarım Öğretisi, Doğru tutarlı ve heryerde uygulanabilir Öğretileriyle bizlere hak ve batılı kalibre etmemize yardımcı olan büyük bir ikramdır🙂
YanıtlaSilDizilerle karışan hayatlar ne kadar da gerçekçi bir yazı olmuş elinize sağlık!
YanıtlaSilÖzellikle günümüzde irdelemeye o kadar ihtiyacımız var ki. Olmayan hayatları konuşmaktan kendi hayatımız ne yöne akıyor farkında olmadan yaşayıp gidiyor insanlar. Hayatına giren her sahte şey insanın gerçege ulaşmasını engelleyen boş bir oyalanmaca ne yazik ki...
YanıtlaSilÖnce imrendiren, anda keyiflendiren kafanı karıştıran sonra benzemeye çalıştığın gerçeğin haline gelen sahte bir süreç...
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilDizilerle şekillenen hayatlar, dizilere göre konulan hedefler ve sonundaki hayal kırıklıkları. Düşünerek irdeleyerek kaliteli seçimler yapabilmek hedefimiz inşALLAH
YanıtlaSilGerçekten eskiden ailemizle tv izlerken müstehcen bir sahne çıktığında yerin dibine girerdik. Biri şu kanalı değişse de kurtulsak bu azaptan diye düşünürdük
YanıtlaSil“İnsan bir sahteliği önce normalleştirir, sonra hayatına alır.”
YanıtlaSil