Ürün Sepete Eklendi!
“Bu nevresim takımı son bir tane kalmış! Bunu kaçıramam, hem nevresim herkese lazım olur. Olmadı bir arkadaşımın evine giderken ev hediyesi olarak götürürüm.” dedi Elif. “Siparişiniz kargoya verildi.” mesajını görünce rahatlamış hissetti.
Bir keyif kahvesi için mutfağa gitti. Kahve makinesini hemen çalıştırdı. Dolabındaki rengârenk, birbirinden farklı kahve kupalarından bir tanesini seçti. Beklerken sosyal medya hesaplarından birinde gezinmeye başladı. Bir koltuk takımına gözü takıldı. Adeta büyülenmiş gibi koltuğa bakıp “Bunu daha önce neden görmedim ki!” diye hayıflandı.
Elif henüz bir aylık evliydi. Evlenmeden önce de uzun bir hazırlık süreci geçirmişti. Evin her köşesinin gönlüne göre olması için uzun bir mesai harcamıştı. Eşi Kemal’in ailesi tek oğullarının bu heyecanını paylaşıyor ve gelinleri ne istiyorsa almak istiyorlardı. Öyle ki yeni evlerine yemek takımı bakarken dört takım günlük, üç takım ise misafirler için almıştı. Yüz seksen metre kare bir ev tutmuşlardı. “Oh! Ferah bir evim olacak sonunda!” dedi. Ama pek de öyle olmadı. Çamaşır makinesinden kurutma makinesine, kışlık-yazlık halı, fon perdeleri ve farklı stillerde lambalar derken evde nerdeyse boş alan kalmamıştı.
Elif, Kemal işten gelene kadar evlerini yerleştiriyor, yemek hazırlıyordu. En sevdiği aktivite, evinde eksik olan ürünleri araştırmak ve onları satın almaktı. Aylar bu şekilde geçmişti. Artık evlerinde pek de eksikleri kalmamıştı. Aslında evlerini ilk düzenlediklerinde tek eksikleri bir iki saklama kabıydı. Elif aylardır evlerini istediği ama pek de ihtiyacı olmayan eşyalarla doldurmuştu bile. Başlarda Kemal, Elif’in eve aldığı tabloları, vazoları beğeniyordu. Ama zamanla bu durumdan sıkılmaya başladı. Bazı günler salonda oturmak ikisine de çekilmez geliyordu. Hava soğuk olsa da balkonlarına çıkıp dışarıya bakıyorlardı. Evlerindeki eşyaların tozunu almak ise tam bir eziyetti.
Elif, zamanla yemek yapmamaya başladı. Sipariş ettiği hazır yemekleri yeni çıkan hızlı pişirme fırınında pişiriyordu. Günlük işleriyle ilgilenirken evi de robot süpürüyordu. Sosyal medyada gezindikçe daha çok eksikleri olduğunu fark ediyordu. Al al bitmiyordu, alınacak daha çoook şey vardı.
Bir gün Kemal’in yeni evlenen arkadaşı Serhat’ın evine misafirliğe gittiler. Serhat’ın eşi Selma sakin, üretken ve arkadaş canlısı biriydi. Hep beraber çay içerken Selma’nın evinin sadeliği Elif’in dikkatini çekmişti. Selmaların evinde son model bir çay makinesi veya rafında çeşitli aksesuarlar yoktu. Ama evlerindeki huzur Kemal ve Elif'i etkilemişti. Saatlerce arkadaşlarının evinde oturmaktan çok keyif aldılar. Kendi evinde böyle huzurlu olmadığını fark etti. Eşyaların çokluğu ve sürekli satın almak onu yoruyordu. Huzurlu bir ev hayal ederek kurmuştu evini aslında. Sonuca bakıldığında ise sahip olduğu tek şey büyük bir stresti. Selma ile ertesi gün tekrar buluştu. Günlük rutininde neler olduğunu, neler yaptığını, tüm detaylarına kadar sordu.
Çok geçmeden evdeki gereksiz eşyalardan sadeleşmeye karar verdi. İhtiyaç sahibi kişilere dağıtmaya başladı. Akşam yemeğini büyük bir özenle, kendi elleriyle hazırlamaya başladı. Hemen değil ama bir süre sonra evdeki bu değişiklik ikisinin de yüzüne yansıdı. Artık daha tebessümlü, ufacık bir aktiviteden keyif alabilen, huzurlu bireyler olmuşlardı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsanın tükettikçe tüketesi, ürettikçe üretesi gelir.”
Mutluluğun üretimle yakından ilişkisi vardır. Modern zamanlarda mutluluk tüketimin içine gizlenmiş gibi gözükse de aslında tam tersidir. İnsan ne kadar üretimde kalırsa o kadar mutlu, enerjik ve motivasyonu yüksek olur.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Bir çok yeni evli çiftin düştüğü tuzak.. Evlerindeki eşyalar tamamlandıkça, o evde huzur eksiliyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸
Kaleminize sağlık tüm zamanların ortak problemi...İnsan tukettikce daha mutlu olacak zannediyor...oysa mutluluk tam ziddina gizlenmiş...
YanıtlaSilKaleminize sağlık ne keyifli bir yazı olmuş✨
YanıtlaSilİnsanın tükettikçe tüketesi geliyor.Özellikle evleneceklerin düştüğü tuzaklar bunlar..Kaleminize sağlık çok güzel yazı olmuş
YanıtlaSilHayatta boşluk olmadığına göre, birşey bize fayda vermiyorsa zarar verir. O halde fayda vermeyeni çıkaralım ki fayda verecek olan içeri girebilsin...
YanıtlaSilAy nasıl da son zamanlarda farketmeden düştüğümüz tuzakları ele almış 🤭 amaan kullanmasam da hazır hediye olur almamak olur mu hiç düşüncesi ne kadar tehlikeli meğerse. Karşı taraf belki bunu sevmeyecek ilişkileri de kabalaştırıyor aslında
YanıtlaSilİnsanlar da, evler de soyutlaştıkça huzur doluyor...
YanıtlaSilinsanın üretiminin olmaması övüneceği değil, utanacağı bir durum olmalı...
YanıtlaSilMiktar artırınca daha mutlu olacağımızı sandığımız herşey bize olan temasını azaltır aslında
YanıtlaSilÇağımızın sorununu anlatan çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok doğru gerçekten, insan anın içindeyken farkedemiyor.. Tükettikçe tüketesi geliyor eksikler bitmiyor ve üretime geçmek daha zor geliyor..
YanıtlaSilÇoğu insanın ortak yanılgısı aldıkça mutlu olacağını sanmak.. Kaleminize sağlık!
YanıtlaSilOkumaktan keyif aldığım bir yazıydı. Keşke devamı olsa dedim hatta. Emeğinize sağlık
YanıtlaSil"İnsan ne kadar üretimde ise o kadar mutlu olur"
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Gerçekten varlıkla sınandığımoz bir dönem. Çok ihtiyaç gşderen bir yazı olmuş
YanıtlaSil“İnsanın tükettikçe tüketesi, ürettikçe üretesi gelir.”
YanıtlaSil