Baskı Anında
Gece sessiz, sakin, deniz ise zıddına daha coşkuluydu bu gece.
Günler öncesinden bugün için fırtına alarmı verilmişti. Akşam rüzgâr, yağmur derken deniz de kabarmaya başlamıştı. Sinem, tatil için gelmişti güneye. Çok alışkın değildi dalgalara da hırçınlıklarına da. Odanın karanlığında rüzgârın etkisiyle, bir sağa bir sola eğilen ağaçların yansımaları ürkütücüydü. Bir yandan dev dalgaların sesi, bir yandan ağaçların cama vuran hareketliliği… Korku filminden bir kare izliyor gibiydi. Filmin adı “Baskı Anında Sinem” Rüzgârın sesi de eklendi mi tamamdır işte dedi. İçinin ürpermeye başladığını fark ettiğinde “Aaa kocaman insanım ya neyin ne olduğunu bilmeme rağmen korkuyor muyum ne?” dedi. “Şimdi bu dev dalgalar buralara kadar gelse ne yaparız?” diye aklından geçirdi. Elinde değil, sorular zihnini meşgul ediyordu. “Daha neler ya Sinem, yat uyu bu yorgunlukla neler düşünüyorsun?” diyerek kendine kızdı.
Ne ilginç bu geceyle birlikte Sinem’in kendinde fark ettiği bir şey olmuştu. Bir kaos olduğunda ya da bir baskı yaşadığında nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Ya bacaklarının sallanmasına engel olamıyor ya konuşurken sesi tiz çıkmaya başlıyordu ya da öylece hareketsiz kalakalıyordu. Bazen de ağlıyor etraftan yardım bile isteyemiyordu.
Akşam yemeğinde yan masasında oturan yaşlıca bir amcanın boğazına bir şey kaçmıştı. Önce hafif öksürmüş sonra hareketlenmeye başlamıştı. Eşi biraz sırtına vurup ayağa kalkmış yardım istemeye başlamıştı. En yakınında Sinem vardı ama o ne yapacağını bilemediği için müdahale edememişti, sadece izlemişti olanı biteni. Eşi “Yardım edin!” diye bağırınca arka masalardan biri hızlıca koşup gelmişti. Amcayı kavradığı gibi iki büklüm edip bir iki el hareketiyle amcanın boğazına takılan şeyi çıkartmıştı. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi masasına geçip yemeğini yemeye devam etmişti. Sinem olayın üzerinden dakikalar geçmesine rağmen kendine gelememişti. O sahne ona seneler önce denizde, çok yakınında boğulma tehlikesi geçiren kişiyi hatırlatmıştı. Yüzme bildiği için yaklaşabilmişti ama boğulan bir insanı nasıl kurtaracağını bilmiyordu. Yanında olması, yüzmeyi bilmesi işe yaramamıştı. Eli ayağı birbirine dolaşmış, ne yapacağını bilmemişti. Allah’tan yanlarından geçen biri fark etmiş de hemen kadıncağızı sudan çıkarmıştı.
Baskı anında, müdahale edemediği gibi yardım da isteyemiyor, öylece kalakalıyordu.
Üniversite zamanında bir etkinlikte iki arkadaşı kavgaya tutuşmuştu. Birden olay büyümüş, herkes başlarına toplanmıştı. Kavga edenlerden biri baygınlık geçirince, kavga durmuştu. Sinem yine izlemişti, olanı biteni. Sonra reviri aramışlardı. Sinem, arkadaşlarını ayıramadığı gibi bayılma durumunda reviri aramayı dahi düşünememişti.
Bugün lobide çay içerken bir ara gözüne acil çıkışlar takılmıştı. Bir yangın olsa şimdi ne yaparız diye düşünmüştü. Nasıl çıkarız? Çıkamayan insanlara nasıl yardım edebiliriz? Ya da bir deprem olsa… Ne yapmamız gerekir? Baskılı bir olay olduğunda, neden panikle, telaşla sadece izlemek durumunda kalıyordu? Çünkü neyin gerçekten işe yarayacağını bilmiyordu. Bir şeyleri bilse o da soğukkanlılıkla gidip müdahale edebilirdi belki.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İnsan bir şeyin gerçeğini bildikçe bulunduğu ortama hakim olur ve yön verebilir.”
Nasıl da duruma iyi yönde müdahale etmişlerdi işi bilenler. O akşam nasıl da yetişmişti arka masadaki adam. Ya da boğulma tehlikesi geçiren teyzeye yardım eden kadın. Şimdi bir yangın çıksa nereden tahliye edileceğini bilen kişi nasıl da yol gösterici olurdu. İşin ehli ne yapacağını bildiğinden eli ayağı birbirine dolaşmıyor, bacakları titremiyordu. Sakince olayları halledip yerine oturuyordu. Bağırıp çağırma, kaos, karmaşa yoktu.
Gerçeği bilen, yol gösteren insanların ortak özelliklerinden biri herhâlde bu diye düşündü: soğukkanlılık… Telaşsız, sakin bir şekilde olaya müdahale etmek. İşini bilen, bilgiye hâkim olan kişinin duyguları da çok yoğun olmuyordu, heyecanlanmıyor, agresifleşmiyordu. Her nerede olursa olsun birilerinin başına bir şey geldiğinde, doğru müdahalesi ile işlerin yönünü çevirebiliyordu. Bilmek çok kıymetliydi ama bilen olmak için de gerçeği öğrenmek gerekiyordu. Bu şekilde insan, çabuk tepki vermeyen, sabırlı, güçlü biri oluyordu. Böyle biri olmak istiyordu Sinem: dayanıklı, güçlü, sabırlı ve bilgili…
Ne yapmalıydı, nereden başlamalıydı? Öncelikle duygularını kontrol etmesini bilmeliydi. Bütün bu düşündükleri yarına uçup gitmesin diye yazmaya karar verdi. Zaten uykusu da kaçmıştı. Yataktan doğrulup ışığı yakıp kalemi kâğıdı aldı. Başladı yazmaya.
Peki ya sen!
Baskı anında doğru hamleler için hayatında neleri öğrenmen gerekiyor?
Nereden başlayabilirsin?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
“İnsan bir şeyin gerçeğini bildikçe bulunduğu ortama hakim olur ve yön verebilir.” O kadar doğru ki, gerçek kimdeyse hakikaten o üstün.. Teşekkürler..
YanıtlaSilElinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş😊
YanıtlaSilİnsan marifet sahibi oldukça o konuda işi yönlendiren olur. O istemesede insanlar ona sorar...
YanıtlaSilBaskı anında doğru tepkilerin sayısını arttıranlardan olmak ümidiyle. Kaleminize sağlık 🪷🌷
YanıtlaSilGerçekten çok samimi bir yazı olmuş🌸 Baskı anında güçlü ve soğuk kanlı kalabilmek için ne yapabiliriz? Gerçeğe yaklaştıkça gücümüz de artmaya başlıyor, ne yapacağımızı bilyoruz. kaleminize sağlık 🍀
YanıtlaSilBenimde zamanında çok yapdığım hata paniklemek duygumu kontröl edememek… DTÖ- den sonra deyişdi herşey çok şükür 🌸
YanıtlaSilzor zamanda insan belli olur derler ya, tam o hesap. kaleminize sağlık
YanıtlaSilÖğrenmenin kıymetini çok güzel anlatmışsınız... İnsan öğrenmiyorsa, kendine zulmediyor...
YanıtlaSilişimize yarayan, doğru şeylerin gerçeğini biliriz umarım. Elinize sağlık...
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilBaskıda insanın gerçek kimliği açığa çıkar.
Gerçekliğe hakim olan baskı olsun olmasın stratejiktir
kaleminize sağlık...
Silgerçek üstündür. her yerde her koşulda.
Gerçeğin karşısında hiç bir güç duramıyor. Baskı anında doğru tepki verenlerden olmak dileğiyle...
YanıtlaSilBilincimizi gerçeğe göre dizayn edersek yanlışlarin yerine doğrular geçer iyiye doğru yol alabiliriz inşaAllah
YanıtlaSilne kadar net aslında; “İnsan bir şeyin gerçeğini bildikçe bulunduğu ortama hakim olur ve yön verebilir.”
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok güzel yazı olmuş
YanıtlaSilBaskı anında gerçekten doğru tepki verebilmek için duygularını yönetebilen olmalı insan
YanıtlaSilGüendikçe, hayatın içerisinde doğru şeyler yapmaya devam ettikçe herhengi bir baskıda da çözüm üretme marifetimiz artıyor.
YanıtlaSil