Erken Kalkan Yol Alır
Günün ilk ışıklarıyla uyanan Ayşe biraz daha uyumak istese de kalkması gerektiğini biliyordu. Bir sağa bir sola döndü. Saate bakınca daha çok erken olduğunu fark etti. Kalkıp pencereden baktı. Tıpkı bir fabrikanın üretim bandında hızlıca ilerleyen ürünler gibi insanlar da bir yerlere gidiyordu. Dışarıda gün çoktan başlamıştı yani. Evinin biraz ilerisinde bekleyen simitçi ve otobüs durağında uykulu insanlar çoktan yerlerini almışlardı. Her biri rızıkları için erkenden harekete geçmişlerdi. “İnsanlar her zaman bu saatte uyanıyor muydu gerçekten?” Camdan dışarıyı izlerken şaşkın şaşkın etrafına bakınıp düşündü. “İnsanoğlu karşısındakini kendi gibi bilir.” derdi büyükleri. Ayşe de herkesin kendi gibi geç saatlere kadar uyuduğunu zannediyordu. En son lisede sınava hazırlanırken erken uyanıyordu. Şimdilerde hazırlanması gereken bir sınav da yoktu. Okul biteli uzun zaman olmuştu. Çalıştığı iş yeri saat 10.00’da açıldığı için her gün o saatte işte oluyordu. Geriye kalan üç saati düşündü, uyumaktan başka ne yapabilirdi ki?
Oysa neler yapılmazdı ki? Mesela sürekli ertelediği, bir türlü başlayamadığı spora başlayabilirdi. Hem de sabahın erken saatlerinde ne kadar da faydalıydı. Son zamanlarda kitap okuyamamaktan şikayetçiydi. Kitaplıktaki okunmayı bekleyen kitaplarından da başlayabilirdi. Evde yapılması gereken işlerini erkenden halledip hafta sonu kendisine daha çok vakit de ayırabilirdi. Zamanı planlayabilse ne çok şey yapılabilirdi aslında.
Hava o kadar güzeldi ki yürüyüş yapmaya karar verdi. Hazırlanıp hemen çıktı. Yürürken liseden arkadaşı Ayten’le karşılaştı. Ayten o kadar tebessümlü, o kadar enerjik gözüküyordu ki Ayşe şaşırmıştı. Lise hayatı boyunca pek de tebessüm etmeyen, kolay kolay arkadaşlık kuramayan biriydi. Nasıl bu kadar değişebilmişti? Geçen sürede neler yaptıklarını anlatıp ayaküstü kısa bir sohbete daldılar. Laf arasında güne üretimle başlamanın kendisine iyi geldiğinden bahsetmişti Ayten.
Ayşe düşünüyordu, “Üretimden kastettiği tam olarak neydi acaba? Ne demek istemiş olabilirdi?” Diğer yandan Ayten’in bu değişiminin nedenini de merak ediyordu. O durağanlığı gitmiş, bir enerji gelmişti, bakışları daha canlıydı.
Sanki sihirli bir değnek değmiş gibiydi. Mutfakta günün ilk kahvesini yudumlarken üretimin ne demek olduğunu düşünmeye devam ediyordu. “Acaba Ayten’in canlılığı da bahsettiği bu üretimle mi ilgiliydi? Gerçekten de bu kadar etkiler miydi insanı?” Zihnindeki üretim tanımıyla, Ayten’in anlatmaya çalıştığı başka bir şeydi sanki. “Güne yürüyüşle, sporla ya da başka bir işle başlamakla ilgili olabilir miydi?” Ayaküstü böyle bir şeylerden bahsetmişti. “İnsanın fayda için yaptığı her şey üretim olabilir miydi?”
Sabahki bu ilk yürüyüşten sonra kendini ne kadar iyi hissettiğini düşündü. Erkenden kalkıp çoğu işini halletmişti. “Ne kadar bereketli, bitmeyen bir sabah oldu.” dedi içinden Peki, neydi bu bereketi daha evvel yaşayamamasının sebebi?
Erken kalkmasına engelleyen şey telefonla geçirdiği saatlerdi. Zamanını nasıl da boşa geçirmişti. Geri alamayacağı zamanını, en büyük sermayesini; fayda vermeyen videolar ve başkalarının hayatlarını izleyerek geçirdiğine hayıflandı. Hâlbuki spor yapmak, kitap okumak, ev işleri gibi ne çok şey vardı yapabileceği. Derin bir pişmanlık yaşadı. Ayşe hayatını düşündüğünde güne üretimle başlamadığını fark etti. Telefonla biraz vakit geçirdikten sonra evinin yakınlarındaki simitçiden simit alır ve oradan da işine giderdi.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Güne üretim ile başlandığında o gün bereketlenir.”
O halde güne telefona bakmak yerine, yatağımızı toplayarak başlayabiliriz. Kahvaltıdan önce biraz esneme hareketleri hem bedenimize hem zihnimize iyi gelir. Böylece hem mutlu hem sağlıklı oluruz.
Yalnız ilk başta alışkanlıklardan vazgeçip yerine başka şeyler koymak zor gelir. Faydalı ne varsa başlangıcı biraz zorludur. Ancak vazgeçmeyip devam edildiğinde önemli dönüşümler başlar. Elbette bir süre sonra bu fayda, yanında keyif de getirir. O zorlanarak başlanan yürüyüşler zamanla nasıl keyifli hale gelir.
- Peki, bu rutini nasıl değiştirebilirdi?
- Üretimlerini nasıl artırabilirdi?
- Ve zıttındaki yanlış davranışlar nelerdi?
Ayşe’nin fark etmeden çok iyi niyetle yaptığı ama ona zarar veren alışkanlıkları vardı. Bunlar onu engelliyor olabilir miydi? Her seçim bir vazgeçişti ve bir seçim yapmalıydı. Üstelik vazgeçişlerimizin bizi hangi yöne taşıdığıydı asıl mesele. İnsanın mutluluğu da burada gizliydi belki de.
Peki, bizler neleri seçiyor ve karşılığında nelerden vazgeçiyoruz? Mutluluğu kendimize nasıl yaklaştırıp uzaklaştırıyoruz?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Üreterek güne başlayan, üreterek ilerleme hak edişi olusturanlardan olmak ümidiyle
YanıtlaSilHer seçim bir vazgeçistir...
YanıtlaSilRahmetli anneannem geldi aklıma. 90 yasına kadar erkenden kalkar, bir sn boş durmazdı evin içinde…
YanıtlaSilGüne üretimle başlamak, enerjiyi ve bereketi artırır 🌸❤️
YanıtlaSilÇok güzel ve faydalı bir yazı olmuş ellerinize sağlık🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilÜretim üretimi , tüketim tüketimi doğurur. Doğaya baktığımızda nasıl uyumlu güne.
Gün ışığı ile başlayan hareketlilik ışığın kaybolması ile de azalır .
Peki insanoğlu neden bu uyumu yakalamakta zorlanıyor ?
Faydalı bir alışkanlığın başı gerçekten zor oluyor ancak süreklilik sağlanırsa karşılığı paha biçilmez. Bu farkındalık yaratan yazı için teşekkürler 🌻
YanıtlaSilÜretim insanı güçlendirir, iradesine yi gelir
YanıtlaSilVazgeçislerimiz kadar özgürüz...
YanıtlaSilGüne erken kalkıp yürüyüşünü yapan biri olarak diyorum ki; gerçekten enerji geliyor. test edildi onaylandı. elinize sağlık
YanıtlaSil