Tarçın Kokusu
Bacakları titriyordu merdivenlerden çıkarken Burcu’nun. Kendi yaptığı, çantasındaki tarçınlı kekin kokusu eşliğinde yürürken derin bir iç çekti.
"Bugün de hedefim için bir adım attım." diye düşündü.
Yorulmasına rağmen tebessüm ediyordu. Bulunduğu durumda spor yapmak kolay değildi çünkü. Burcu doğuştan bacağında bir rahatsızlıkla dünyaya gelmişti. Bu rahatsızlığından dolayı ameliyat olmuştu. Ancak yanlış operasyon sonucu daha kötü hale gelen bacağı artık eski işlevini yerine getiremiyordu. Yürüyebiliyordu ama performansı çok çok düşüktü.
Aynı zamanda da çok güzel bir kızdı Burcu. Bacağının durumuna aldırış etmeden dışarda arkadaşlarıyla oynardı. Saklambaç oynamak en sevdiği şeydi. Grubun hızını düşüreceğini bilirdi ve sırf aralarına alsınlar diye tebessümle, tatlı dille yapmadığı şirinlik kalmazdı. Hal böyleyken arkadaşları onu reddedemezdi. Ne ilginçtir ki bacağındaki rahatsızlık onu iletişimde marifetli biri haline getirmişti.
Daha sekiz yaşındayken babası vefat etmişti. Annesi, o on iki yaşındayken yurt dışına çalışmaya gitmek zorunda kalmıştı. Burcu da geride anneannesiyle kaldı. Anneannesi ne kadar ilgilenmeye çalışsa da yaşlılığı onu biraz zorluyordu. Bu nedenle kardeşinin sorumluluğunu da üstlenmişti. Bacağının tedavisi için masrafları da karşılaması gerekiyordu. Burcu hem eve baktı hem de okudu. Annesine olan özlemini bir nebze dindirsin diye onun tarçınlı kekini öğrenmişti. Eli lezzetliydi, kek dışında da yaptığı güzel yemekler vardı. Ama kekinin lezzetini herkes çok beğenirdi. Kim bilir belki de annesine olan özlemi bu kadar etkilemişti onu.
Hedefleri onun için önemliydi. Üniversiteyi de çok iyi bir derece ile bitirmişti. Her sabah uyanıp aksatmadan egzersizlerini yapardı. Hem rahatsızlığı hem evin sorumluluğu derken başarısının yanında beceri de kazanmıştı. Bu kadar ilerleyebilmesinin sırrı ise her koşulda payına razı olmasıydı. Bu nedenle her zaman mutlu ve tebessümlüydü. Aynı zamanda da çok yardımseverdi. Tarçınlı kekini yapıp mahalledeki yetimlere, yaşlılara götürürdü. Bütün apartmanı tarçın kokusu sarardı o kekin piştiği günler.
Arkadaşı Gül’ün oturdukları mahallenin yakınlarında bir kafesi vardı. Küçük ama çok şirin bir kafeydi. Kahvenin yanında birkaç çeşit tatlı yapıp satardı. Bir gün Burcu’ya da bir teklifte bulundu. Tarçınlı kekini başka insanlar da tatmalıydı. Burcu da denemekten ne çıkar dedi.
Keki o kadar beğenilmişti ki müşterilerden müdavimi olan bile vardı. Sıcacık kahvenin yanında çok lezzetli oluyordu. İşler beklediğinden de ilerleyince iyi bir kazanç elde etmeye başladı. Arkadaşıyla beraber başka bir kafe daha açmaya karar verdiler. Tıpkı yaptığı kek gibi sıcacık ve samimi bir yer oldu. "Tarçın Kokusu" koymuştu ismini.
İşe aldığı elemanları yetiştirmeye başladı. Hayatın döngüsü buydu: yetişmek ve yetiştirmek. Gerçekten de hayatın her türlü zorluğa rağmen onu yetiştirmesinden memnundu. Burcu’yu böyle mücadeleci ve becerikli yapan da buydu.
Kafenin yoğun olduğu bir gün doktor bir müşteri ile tanıştı. Doktor bacağındaki durumu fark etmiş ve kendisini tanıtmıştı. Bu gibi rahatsızlıklarda başarılı operasyonlar yapan bir cerrahtı Murat Bey. Ameliyat olması için ona destek olabileceğini söyledi. O gün karar verdi Burcu, denemeye değerdi. İşleri, yetiştirdiği elemanlara emanet edip sağlığı için bir adım attı.
Operasyon başarıyla sonuçlandı. Eskiye nazaran çok daha iyi durumdaydı. Doktor sporla desteklemesi gerektiğini söylemişti. O günden sonra sporu hiç aksatmadı. Burcu hayatına kaldığı yerden daha sağlıklı devam edebilecekti. Hedeflerine ulaşmış, çok yol kat etmişti. Bugünlere imkanlarına marifet katarak becerisiyle gelmişti. Bu nedenle o da insanlara destek olmayı seçti. İnsanın başkalarını da düşünmesi gerektiğini biliyordu. Çünkü bunu yaptığında da arka planda hep desteklenecekti.
Hem kendimize hem de başkalarına iyi gelebilmek ümidi ile...
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
“Hayatın döngüsü buydu: yetişmek ve yetiştirmek.”
YanıtlaSilAhh hemen şimdi spor yapıp, Tarçın Kokusu Kafeye gidip, tarçınlı kek yiyip, tebessümlü Burcu Hanım ile sohbet edesim geldi:) Ne güzel deneyimleri vardır hayata dair… Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Insan yaşadıklarına avantaj olarak bakarsa faydasını görür.
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Sıcacık insana ümit veren bir yaz olmuş.
YanıtlaSilEksiklerimiz, açlıklarımız, imtihanlarımız bir imkan 🌷imkanlarımız ise birer imtihan
YanıtlaSilne güzel bir konuya değinilmiş. insanın nefsine zor gelen ama yapması çok şey katan bir gerçek
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌹
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Önümüzde ki tek engel biziz aslında...
YanıtlaSilCok guzel içimizi ısıtan bır yazı emeğinize saglık. o imkanlarla hangı beceriler elde ettıgın onemlı olan.
YanıtlaSilBu ne güzel bir yazı sıcacık ve ümit vari. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilBaşımıza gelen olumsuzluklara rağmen hedefimize konsantre olup ümütle hayata tutunabilmek ne kadar kıymetli.Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilMis gibi tarçın kokulu kek ile anlatılmış öğretici, ümit verici güzel bir yazı… Hedef koyarak hayatta hep bir adımda olsa ilerleyebilmek dileğiyle…
YanıtlaSilElinize sağlık, çok güzel bir yazı :)
YanıtlaSilİnsan elinde olanlarla yola çıkıp elindekileri iyi değerlendirdiğinde elinde olmayanlarada sahip olur.
YanıtlaSilHem kendimize hem başkalarına iyi gelebilmek dileğiyle 💐
YanıtlaSilYetişen ve yetiştiren olmak
YanıtlaSilNe güzel seçim,
Tarçınlı kek, olsa da yesek ;))
Kaleminize sağlık
kaleminize sağlık keyifle okudum
YanıtlaSil