Emek Kıymet İster

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Emek Kıymet İster

İnsan emek verdiğine kıymet verir. Emek verdiği, kıymetlendirdiği neyse anlaşılmasını ve değerinin bilinmesini bekler. Pazardan aldığı bir ürünün karşılığında para verir. Aldığı ürün iyiyse fiyatının piyasanın biraz üstünde olması çok gelmez. Çünkü kalite ucuza alınmaz. Bir satıcı da bunun anlaşılmasını ister. Bir kadın zahmetli bir yemek yapar. Uğraşır, karşılığında bir teşekkür bekler. Çünkü emek vermiştir, o çaba anlaşılsın ister. Bir öğrenci okula gider. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, yüksek lisans, doktora... Yıllarca aldığı eğitimin karşılığında, alanında iyi bir iş bulmayı hedefler. Uğraşır, didinir, emek verir. Ancak sonuçlar istediği gibi gelmeyebilir.

İlişkilerde de böyledir. 

İnsan ilişkisine verdiği emek neyse anlaşılsın ister. Bazen anlaşılmadığı konu her neyse daha fazlasını yaparsa ilişkisini kurtaracağını zannedebilir. “Gerçekten şu an ilişkide ihtiyacımız olan ne?” sorusunu sormayı unutur. 

Nurgül’de de olduğu gibi... On beş yıl dile kolay tam on beş yıl bu evliliğe emek vermişti. Hiçbir zaman da evliliğinin biteceğini düşünmemişti. Devam etmeliydi çünkü evlenirken babasının nasihatı vardı. “Gelinlikle girdin, kefenle çıkmalısın. İdare et, her evliliğin zorluğu vardır.” 

Evet, her evlilik biraz zordu ama Nurgül son yıllarda daha da zorlanıyordu. Mutsuzdu fakat kimseye belli etmemeye çalışıyor, “Daha fazla ne yapabilirim?” diye düşünüyordu. İlişkisiyle ilgili sorumlulukları arttıkça, eşi Faruk’un da şikayetleri artıyordu. Son yıllarda eşinin işine de destek oluyordu. Bunca emeğe rağmen teşekkür yerine şikâyet duyuyor, yaptıkları fark edilmiyordu bile. O da yetebilmek için hep daha fazlasını yapıyordu. Bu emeğin tek taraflı olduğunu fark edemiyordu. O fark etmedikçe hayat fark edebilmesi için problemlerini arttırıyordu. Bir süre sonra Faruk’un annesi Raziye Hanım hastalandı. Yerinden kalkamıyordu, bakıma ihtiyacı vardı. Nurgül seve seve kayınvalidesine destek oldu. Sabah erkenden kalkıyor, çocukları okula bırakıp kayınvalidesine gidiyordu. Bakımını yapıyor, evini temizliyor, sohbet edip evine geçiyordu. Kayınvalidesinin durumu günden güne ağırlaşıyor, yanında yatılı kalınması gerekiyordu. Faruk ve kardeşleri bu durumu yönetmekte zorlanıyorlardı. Zaten işleri yoğundu, zamanları kısıtlıydı. Bir de geceleri uykusuz kalırlarsa işler çığırından çıkardı. Nurgül hemen sorumluluğu üstlendi. “Ne kadarını yapabilirim, zorlanır mıyım, güç yetirebilir miyim, ne kadar zaman ayırmalıyım? Kendime ve aileme zamanım kalır mı?” sorularını ve sınırları düşünmedi. “Siz merak etmeyin ben annemle ilgilenirim.” deyiverdi. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Raziye Hanım’la haftada bir iki gün diğer kardeşleri, beş gün Nurgül ilgileniyordu. Günler böyle geçerken zamanla yoruldu, yıprandı. Sorumluluk almayan eşi, çocukları, evi ve kayınvalidesi dahil her şeye yetmeye çalışıyordu. Çevreden gelen takdir sözleri bile kendisini rahatsız eder olmuştu. Kısa bir süre sonra kayınvalidesi vefat etti. Nurgül bu süreçte yorulsa da yıpransa da içi rahattı. Raziye Hanım’ın ihtiyacını görmüştü.  

Artık biraz durağanlık zamanı diye düşünüyordu. Ancak birkaç gün sonra Faruk, nadir görünen bir neşe içinde geldi. İkinci bir iş yeri açma müjdesini verdi. Nurgül için bu bir müjde değildi. “Kazandığımız bize yetiyor, bize zaman ayıramıyordun daha da yoğunlaşacaksın.” dedi. Fakat Faruk kararlıydı, daha rahat bir hayat vaadiyle Nurgül’ü ikna etmişti. Ne var ki Nurgül haklı çıktı. İkinci iş yeriyle beraber evliliklerinde de sıkıntılar arttı. Faruk ailesine zaman ayıramaz oldu. Bitmeyen toplantılarına, iş yemeklerine, sosyal hayatı da eklenmişti. Evine artık geç saatlerde gelebiliyordu. Nurgül o kadar yorgundu ki eşiyle artık normal konuşamıyordu. Kısacık bir zaman diliminde görüşüyorlar, o anlar da tartışmayla sonuçlanıyordu. Faruk, ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılamayı baba sorumluluğunu yerine getirmek zannediyordu. Nurgül’se tek başına çırpınıyor, her yere yetmeye çalışıyordu. Ödevleri, çocukların problemleri, okul işleri onun göreviydi. Evin tadilat, tamirat, alışveriş işleri de eklenince dayanamaz hale geldi. Faruk beni anlasın dualarıyla günlerini geçiyordu. Küçücük bir destek bile onu rahatlatabilirdi oysa. Nurgül sanki bir girdabın içinde gibiydi, çıkış yolunu göremiyordu. Bir erkeğin ve bir kadının yapması gerekenleri, evlilikteki rolleri tanımlayamamanın girdabındaydı. Yüzü gülmüyordu ve güldüremiyordu.

Eşinin memnuniyetsizliklerine bir de boşanma isteği eklenmişti. Yorgun argın işleri tamamlamaya çalıştığı bir akşamüstü kapı çaldı. Gelen zarfta boşanma dilekçesi vardı. Faruk boşanmak istediğini yüzüne bile söyleyememişti. On beş yıllık emek bir çırpıda nasıl silinirdi? Verilen emekle vazgeçiş ne kadar da ilişkiliydi. Emeği çok olanın vazgeçişi de zor oluyordu. Emeği olmayan ise bir çırpıda vazgeçebiliyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Her ilişkide karşılıklı bir ihtiyaç giderme vardır.”  

Yıllarca fark edemediği hatalarını bir kağıt ona nasıl da fark ettirmişti. Evliliği boyunca yaptıkları gözlerinin önünden geçti. Hep tek taraflıydı yaptıkları. İşte o an aslında iyi niyetle yapıp ettiklerinin nasıl dengeyi bozduğunu anladı. Çünkü bir ilişki ancak iki tarafın da verdiği emekle dengede kalabilirdi. Dengeler bozulduğunda tek taraflı bir ilişki başlar. Tek tarafın çabasıyla ilişkiyi devam ettirmek ise imkânsızdır. İnsan karşılığını alamadığı her alışverişte zarar eder. Bir alışveriş yaparken kâr ve zarar payını iyi hesaplayabilir. Verdiğinin karşılığını alıp alamadığına bakar. Az verdiyse, karşılığında çok almayınca hayal kırıklığına uğramaz. Fakat insan bazen ilişkilerinde bu hesabı yapmakta zorlanabilir. Yapabileceğinin üstünde sorumluluk alarak kendine zulmedebilir.

Her ilişki karşılıklı emek ve özveri ister; böylece güçlenir, anlaşılır. 

İlişkilere emek veren, insanı ve ihtiyacını anlayan,

Emek vermesini sağlayan, kıymetlendiren, 

Böylece güçlü bağlar kurabilen olmak ümidiyle…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.


Yorumlar

  1. İyi bir hayat dizaynı çin
    İyi bir bilinç açıklığına ihtiyacımız var.
    Dengeli ihtiyaç gideren ve ihtiyacını gördürebilenlerden olmak ümidiyle

    YanıtlaSil
  2. İlişkilerin gerçeğini bilen ilişkisini bir mizana oturtabilir. Sorumluluk karmaşasının olduğu zamanlarda doğru stratejiyi bulmak zorlaşır.

    YanıtlaSil
  3. İlişkilerdeki gidişatı anlatan kıymetli bir yazı… Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Günümüzün çok fedakar kadınlarıni anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Fedakarlık dengede olunca anlam ifade ediyor. Dengeyi kurabilmek dileğiyle kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık 🌹
    İlişkide karşılıklı bedel dengesi kıvamında bir ilişkinin olmazsa olmazıdır .

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık, çok güzel yazı olmuş🌻

    YanıtlaSil
  7. Kalite ucuza alınmazzz... Ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  8. İlişkilerde dengede kalabilmek ümidiyle...

    YanıtlaSil
  9. Çok güzel özetlenmiş… kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Evet bizim dönemin kızlarını Kurtuluş Savaşına hazırlar gibi hazırladı ailelerimiz; Her koşula dayanıklı, top yıkmaz! Ama eşine teşekkürü olmayanın RAB’bine de şükrü yoktur zaten! Aynı yöne bakan evlilikler olması dileğiyle…
    Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder