Fidanlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Fidanlar

Bir balığa suyun sıcaklığını sormuşlar, "Su mu? O nedir?" demiş. İnsan da bazen böyle yaşıyor. Nefes aldığı havayı bilmeden, yaşadıklarının anlamadan, zaman geçip gidiyor. Düşünmeden, başkalarının onun için çizdiği yolda yürümeye devam ediyor. Oysa her hayat, yaşanılan her an, her detay bir başka hikâyeye dönüşebilir. Başkalarının hikâyelerini de farkında olarak ya da olmayarak şekillendirir insan. Onları gölgede bırakıp kendi kararlarını vermelerine izin vermeyebilir. İyilik yaptığını zannederek aslında onların marifetlerini ellerinden alabilir. Kendi bildiklerini düşünmeden, sorgulamadan,  başkalarına dayatır.

Her şey bir mucizeyle başlıyor. İnsan tek bir hücreden, bir bedene dönüşüyor. Gözü, kaşı, tırnağı bir ahenk içinde oluşuyor. Sonra o mucizeyi bazıları görmezden gelebiliyor. İnsana hoyratça davranabiliyor. Yok sayılarak, dövülerek, aşağılanarak, büyümeyi kim ister? Kimse istemez şiddeti sadece fiziksel olmuyor. Bir çocuğun elinden becerilerini almak, ona fırsat tanımamak da şiddettir. Bir insanın yeteneklerini köreltmek "Sen yapamazsın." diyerek imkân tanımamak da haksızlıktır.

Simge de o çocuklardan biriydi. Annesi Hatice Hanım, evlenir evlenmez hamile kalınca işini bırakmak zorunda kalmıştı. Babası da işsiz kalınca, mecburen memlekete dönmüşlerdi. Kayınvalide, kayınpeder, görümcelerle dolu kalabalık bir evde yaşıyorlardı. Hatice evde kendini bir yer bulmaya çalışıyor ama bulamıyordu. Anlamsız bulduğu bir şey olsa "Gelin gibi sus, her şeye karışma." derlerdi. Bir fikir beyan etse güler, kızar ya da tersler, "Sen ne anlarsın ki, filozof musun başımıza, biz böyle gördük, bilmişi de hiç sevmem." diye küçümserlerdi. Artık evde kim ne derse onu yapıyordu. Bir şeyin üzerine düşünmeyi bırakmıştı. Çünkü sesi duyulmuyordu, iyice sessizleşmişti. Adeta "Buyurun hayatımı istediğiniz gibi şekillendirin." diyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Dert yandığında ona annesi bile destek olmadı. "Hepimiz geçtik o yollardan, iyi geçin." diyordu. Gidecek yeri de olmadığı için mecburen uyumlandı. Güç yetiremedi, direnmeyi denemedi bile. Simgenin doğmasına günler kalmıştı. Hatice hayatının kontrolünü, kocasına ve onun ailesine teslim etmişti.

Simge bebek doğduğunda, annesi ona sarıldı. Hayatta kendine ait hissettiği tek varlıktı bebeği. Sakin bir bebekti. Çocukluk dönemine geçişi de yavaştı, geç yürüdü, geç konuştu. Ardından bir de kardeşi dünyaya geldi. Simge’ye olan ilgi azalmıştı. Artık hayatı öğrenmesini destekleyen kimse yoktu. Annesi zaten istese de yapamıyordu. "O bilmez, o yapamaz, o düşünemez..." Simge gölgede kalan cılız bir fidan gibi ne yeterince su ne de yeterince güneş alabiliyordu. Kendi kararlarını veremeden, bir kukla gibi hareket ettirilerek büyütülmüştü. "Sonra bir ara, kırarsın, dökersin, ziyan etme, beceremezsin." cümleleriyle elini uzattığı her şey ondan alındı. Becerileri gelişmeden köreldi, hayalleri daha filizlenmeden soldu. Ve büyüdüğünde mutsuz, marifetsiz, kendi ayakları üzerinde duramayan biri oldu. Psikolog kapılarından içeri girmek onun için alışkanlık haline geldi. Tıpkı annesi gibi hayatın içinde savrulup duruyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "İnsanların marifetleneceği yerde onlara engel olmayın, bilakis yetiştiren olun."

Hayat insana hep dününden daha iyi olması için seçenekler sunar. Simge de, dert yanıp kendini üzmek yerine, ders alıp güçlü yol almayı seçti. Zorlanıyordu ama yol alıyordu. İnsanları değiştiremezdi belki ama kendini bambaşka bir insana dönüştürebilirdi. Bir başkasının sahnesinde yaşamaktan vazgeçti. Kendi hikâyesinin başrolü olmaya karar verip öğretmen oldu. İçine sıkışıp kaldığı o dar alanın dışına çıkmıştı. 

Güneşi gördü, sulara kavuştu, kökleri beslenmeye başladı. Artık kendi hayatının başrol oyuncusuydu. Bir gün fark etti ki, o cılız, çelimsiz fidan artık koca bir ağaç olmuştu Hatta başka fidanları yeşertme derdine düşmüştü. Ne güzel bir derdi vardı; yetişmek ve yetiştirmek... Mutluydu, sabırlı ve azimliydi artık dününe göre...

Şimdi fidanları gölgede bırakmadan yetiştirme zamanıydı. Aşırı korumacı olup başkası adına karar vermek; o insana yapılacak en büyük kötülüktü. Simge kendine yapılanı yapmadı. Evlatlarının ve öğrencilerinin marifetlerini geliştirebilmeleri için çabaladı. Hak tanıdı, imkân tanıdı, destekledi. Her şeyi kendi yapmıyor, yaptırıyor, öğretiyordu, yeşertiyordu fidanları. Fidanlar gölgede kalırlarsa büyümezlerdi, fazla güneşte ise kuruyup giderlerdi. Simge de ne çok yakınında ne de çok uzağındaydı fidanlarının... 

Tam da olması gerektiği yerdeydi yetiştiren olarak... 

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

  1. Yetişsin ve yetiştirsin
    Öğrensin ve öğretsin
    Dert edinsin gerçeği,
    Yeşersin fidanlar, boy versin
    Benzer hedeflerle,
    Aynı gökyüzene bakarak,
    Aynı havayı soluyarak,
    Mutlu ve huzurlu
    Aynı amaca yönelerek,
    Güzelleşsin dünyalarımız

    YanıtlaSil
  2. İnsan yetiştirmek... Bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilmesine destek olmak, marifetlenmesini sağlamak bu hayatta ona yapabileceğimiz en önemli şey... Ve kimsenin hayatında başrol olmadan bunu başarabilmek... Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık 🌹
    Kendi sahnesinin asıl oyuncusuydu insanoğlu. Ta ki yan rol olmayı kendi seçtiğinde. Seçimler değiştiğinde öyküde değişmeye başlar…

    YanıtlaSil
  4. İnsanın kendi hayatının başrol oyuncusu olması ne kadar önemli…
    Yetişen ve yetiştiren olmayı seçebilmek de... Ve bu yolda sabırlı ve azimli olma kararı da…
    Faydalı yöntemler içeren güzel bir yazı olmuş. Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷

    YanıtlaSil
  5. Biz seni bir bitki gibi yetiştirdik diyordu yaratıcı Hz. Meryem için, biz de bize emanet edilene bu gözle bakmalı değil miydik?

    YanıtlaSil
  6. Fidan yetiştirmek ya da insan...
    Stil hep aynı, ihtiyacı kadar olanı vermek ve doğru uzaklıkta durmak...

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel anlatmışsınız insan yetiştirmeyi. Maalesef çoğu insanın düştüğü bir tuzak bu. Bu tuzaktan kurtulup güçlü fidanlar olmak ve güçlü fidanlar yetiştirmek ümidiyle 🥰🤲 teşekkürler kaleminize sağlık 🌷🌹🌷🌹🌷🌹

    YanıtlaSil

Yorum Gönder