Hediye Almak Bir Sanattır

Hediye Almak Bir Sanattır

''Hanımların dikkatine. Overlok makinesi ayağınıza geldi. Halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına, overlok çekilir. Beş dakikada yapılır. Hemen teslim edilir.'' gibi bir şeydi. Bir anda çıkageliyordu. İşte hediye sezonu da yine gelip çatmıştı. Annemin, kuzenimin, en yakın iki arkadaşımın ve karşı komşumuzun kızının doğum günü bu aydaydı. Elim ayağım birbirine karıştı. Kime ne alsam diye karnıma ağrılar giriyordu. Oysa insan sevdiklerine hediye almaktan keyif almaz mıydı? Neden bunu kendime bir görev edinmiştim? Benim doğum günümde tüm bu insanlar hediyelerle gelmişti, şimdi aldıklarımı iade etme zamanıydı. Al gülüm ver gülüm yani. Bu durum beni mutlu etmiyordu. Hatta artık omzumda bir yüktü. İşler nasıl bu hale gelmişti? 

Bir de bana gelen hediyelerin hayal kırıklıkları var. Bir insan kendisine alınan hediyeye üzülür mü hiç? Hiç almadığımda sorun etmeyecekken verilen hediyenin beni ağlattığını bilirim. Neden böyle hissetmiştim? Hani konuşur anlatırsın derdini, sonra dinleyen kişi öyle bir şey söyler ki aslında hiç dinlenmediğini anlarsın. Bazı hediyeler öyle bir his oluşturuyor. 

Geçen seneki doğum günümde, en yakın arkadaşım küvet olmayan evimize banyo köpüğü almıştı. Güler misin, ağlar mısın? Kendine aşık kardeşim, kendisinin güzel çıktığı aile resmimizi çerçeveletip hediye etmişti. Babam desen elime bir miktar para tutuşturup ''Sen kendine beğendiğin bir şeyler alırsın.'' diyerek işe gitmişti. Peki, anneme ne demeli? ''Senin için özel bir doğum günü hazırlıyorum. Gözlerine inanamayacaksın.'' demişti ve gerçekten gözlerime inanamamıştım. Kardeşimin en sevdiği pastayı, babamın en sevdiği böreği, kendisinin en sevdiği salatayı, hatta en yakın arkadaşımın sevdiği limonlu kurabiyeyi bile yapmıştı. Masada bir tek benim sevdiğim şeyler yoktu. Gözlerim dolmuş, boğazım düğümlenmişti ama kimseye bir şey belli etmemiştim. Her şey benim için hazırlanmıştı ama beni kimse düşünmemişti. 

İşte anahtar kelime bu, düşünmek!

Neydi gerçekten hediye? Onu değerli yapan şey neydi? Özel bir gün olması şart mıydı? Neden sevgililer hep kırmızı gül alıyordu ki? Papatyayı, ortancayı, şakayıkları seven yok muydu? Hediye pahalı olunca mı değerli oluyordu? Peki, en iyi hediye, en büyük pakette olan mıydı? Düşünmeye başlayınca durduramadım zihnimi, sorular ardı ardına geldi.

Beni en mutlu eden hediyeleri de hatırladım. İçim sıcacık oldu. İlk aklıma gelen, lisede sınıf arkadaşımın bir kış günü yaptığı sürprizdi. Çok şaşırmıştım. Ne doğum günümdü ne de özel bir gün. ''Gördüğümde aklıma sen geldin, umarım beğenirsin.'' demişti. Paketi açtığımda içinden küçücük bir sıcak su torbası çıkmıştı. Dışında yumuşacık bir kılıf, kılıfın üzerinde bir sincap resmi vardı. Sincapları ne kadar sevdiğimi, yumuşak ve sıcak olan şeylere olan zafiyetimi bildiği için bunu seçmiş.  Bu hediyeyi almasının esas sebebi ise bütün kış ısınmayan ellerimmiş. O hissi hala hatırlıyorum ve su torbamı yanımdan ayırmıyorum. 

Daha sonra zihnim beni halamın yanına götürdü. Tatillerde ara sıra yanına giderdim. Bir seferinde kapı açıldı ve gözlerime inanamadım. Elinde bir demet balonla, ''Hoş geldin halacığım, seni çok özledik ve gelişini kutlamak istedik.'' derken evi saran mis gibi çikolatalı kekin kokusu... Halamın özel tarifiydi. Yanında soğuk süt içmeyi sevdiğimden bana bir kupa bile almıştı. O kupayı hala saklıyorum ve o tatilimi unutamıyorum.

Ne kadar zor ve ne kadar kolay…

Hakikaten aradığımız neydi? Bir insana kıymetli hissettirmek onu gerçekten tanımakla mümkündü. Tıpkı güzel bir resimde, sanatçının renkli çiçeklerle, mavi gökyüzüyle, yeşil bir ormanı buluşturması gibiydi. Renklerin uyumunu yakalayan sanatçı, hangi renk hangisiyle güzel, iyi tanıyordu. Sanırım işin sırrı kimin kim olduğunu iyi anlayabilmekteydi. Düşündükçe anlıyorum, insanı tanımayla başlayan bu süreç aslında bir sanattı. Bilmeyince çok zor olan bu iş, bilince ne kadar kolay ve keyifliydi. 


&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

  1. "Hani konuşur anlatırsın derdini, sonra dinleyen kişi öyle bir şey söyler ki aslında hiç dinlenmediğini anlarsın. Bazı hediyeler öyle bir his oluşturuyor." :) ihtiyaç görenlerden oluruz inşAllah

    YanıtlaSil
  2. İnsan tanısa insanı, bilse neyi sevip neye kızdığını ilişkiler nasıl da düzelecek…

    YanıtlaSil
  3. Zor zannettiklerimiz bilince ne kadar kolay. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Düşünülmek ne kadar kıymetli. Ellerine geçenler çok nasipli…

    YanıtlaSil
  5. Sadece sana özel olanın bilinmesi için gerçekten çok iyi tanınmak lazım ☺ birisi için çok anlamsız, olan el oyması zeytin agacından tahta kaşık birisi için mutluluk kaynağı olabilir. Hayat bu kadar basit aslında karşındakini algılayabilene

    YanıtlaSil
  6. “İşte anahtar kelime bu, düşünmek!“
    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder