Giysi dolabını karıştırırken “İşte bu!” diyerek uzandığı tüm kıyafetleri burun kıvırarak yatağa savunuyordu Ayşe. Askıda güzel dursa da kendi üzerinde güzel bulmuyordu hiçbirini. Halbuki hepsini büyük bir iştahla almıştı. Şimdi dolaba dahi sığmadıkları için balık istifi gibi üst üste giyilmeyi bekliyorlardı.
"Doğru dürüst giyilecek hiçbir şeyim yok." diye söylenerek bu karmaşanın içinden yarınki iş görüşmesine usturuplu bir kıyafet kombini arıyordu. Ne hikmetse bu karışıklığın mimarı kendisi değilmiş gibi öfkeyle seslendi!
“Annneee! Anneee! Bir gelsene, buz mavisi gömleğimi bulamıyorum. Bir de geçen halamın aldığı kalem eteği arıyorum. O da yok... Of yaa burası çok karışık...”
Annesi kızından bezmiş bir şekilde:
“Tabi bulamazsın, Salı Pazarı’na dönmüş oda. Bir de hala almaya devam ediyorsun. Tüm kredi kartları bunlarla dolu. Aman Ayşe! Burası nasıl toplanacak be kızım!”
Her ne kadar dışarıdan kabul etmese de, annesinin haklı olduğunu içten içe biliyordu. Yine de o birbirinden albenili vitrinlerle karşılaştığında bir iki parça almaktan kendini alıkoyamıyordu. Hele hazır kombinleri satın almak en zevklisiydi, zor olan; eve getirdikten sonra aynı hissi yaşamaya devam etmekti. Zira giysi dolabı kısa bir zaman sonra, aldıklarını da adeta bir kara delik gibi yutar hale gelmişti. Bu durum bir kısır döngü halini almıştı. Eğer bu girdaptan çıkmak istiyorsa küçük de olsa zıddında bir çaba ortaya koymalıydı!
Hayal etmek kolaydı da o ‘küçük’ çabayı ortaya koymak epey zor oldu Ayşe için. Alışkanlıkları, çocukluğundan getirdikleri, başı sıkıştığında hemen elini attığı ‘yardım butonu’ saydığı bağımlılıkları… Tüm bunların dışında hareket etmek aslında fikir olarak cazip ama yapmaya gelince koca bir kayayı yerinden oynatmak gibi geliyordu.
Geçenlerde okuduğu bir blogda yazılanlar düştü aklına "Bir işe başlarken en kolayından başlamalı. Denize girmeden, önce ayaklarını suya sokmalı." diyordu. O gün boyunca düşünmüş, sonra da unutmuştu bu sözü. Şimdi aklına gelmesini bir işaret saydı ve öyle de yaptı. Vazgeçmesi en kolay olandan başladı;
Radarına kol boyu kısalması gereken mor renkli kadife elbise takıldı. Onu terziye götürmek için bez bir çantaya bıraktı. İnternet üzerinden aldığı ve ona asla olmayan kıyafetleri, bir umut zayıflarsam diye beklettiği ne var ne yok döktü ortaya. Aldığına pişman olduğu kıyafetlerin bazılarını internet sitesinden satmak için, bir kısmını da ihtiyaç sahipleri için ayırdı. "Hemen minik bir adım." deyip siteye hızlıca bir ikisinin resmini koydu.
Aslında o ilk adımla o akşam derin bir temizlik operasyonu başlattığını Ayşe de bilmiyordu. Nihayet hummalı uğraşının karşılığını gördü; oda, karmakarışık halinden sıyrılıp derli toplu bir hâle büründü. Şimdiden kuş gibi hafiflemişti sanki. Dolabına baktığında “Oh be sadece şimdi işe yarar birşeyler bulabilirim.” diye geçirdi içinden. Sadeliğin verdiği rahatlığı hissedince fazlalıklar gözünü daha da tırmalar geldi.
Aklına o çok bilindik klişe cümle düştü; “Az insan, çok huzur”. Yok, yok bu kesinlikle şey olmalı diye düşündü:
“Az eşya çok huzur.”
Sanki odası değil, zihni toplanmıştı. Bir yorgunluk kahvesi yapmak için mutfağa giderken şöyle bir dönüp tekrar baktı odasına. Gülümseyerek yürüdü mutfağa, hem düşünceleri hem odası derli topluydu artık. Mutfaktaki erkek kardeşine:
"Biliyor musun kullanmadığı her şeyi atmalı insan."
"Ha?"
"Çünkü seni ağırlaştırıyor."
"Abla ne saçmalıyorsun?"
"Bak şimdi tut şu bardağı, önce hafif sonra ağır gelecek."
"Git başımdan abla..."
Ayşe içinde yükselen keyifle gülümsemeye devam ederek sıcacık kahvesini yudumladı.
"Sadeleşmeli insan." diye geçirdi içinden. Tepeden tırnağa…
Evinden başlayıp eşyalarına, gizli kuytu taraflarına varan bir sadeleşme yolculuğuna girdiğini o bilmiyordu henüz. Zihnini yoran, gereksiz bilgiler ve bir türlü hayata geçiremediği düşüncelerle devam edecek uzun bir yolculuğa...
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar
Yorum Gönder