Anne Olmak

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Anne Olmak

Hastane odasında gözlerini açtığında, yatağının başucunda annesini gördü. 

Neler olduğunu anımsamak birkaç saniyesini aldı. Ellerini karnına koyup “oğlum” diye mırıldandı. Sesi duyan annesi kızına yaklaştı, saçlarını okşadı. 

“Anne, oğlum iyi mi?”

“Doktor henüz gelmedi, kötü bir şey olsaydı duymuş olurduk” dedi. 

Tam o sırada kapı açıldı ve içeriye yemek servisi yapan çalışan girdi. Hiç yemek düşünecek halim yok, der gibi baktı. Annesi tepsiyi alıp yatağın yanına getirdi. “Evet, şimdi yemek zamanı.”

Anne hiç yiyecek halim yok.

“Hadi yavrum biraz zorla kendini. Bak bunu yemezsen ayakta kalamazsın. Senin güçlü olman gerekiyor ki yavruna bakabilesin. Onun sana ihtiyacı var” dedi.

“Midem bulanıyor biraz sonra yerim. Kesin kötü bir şey var, o yüzden odaya getirmediler hala” diye mırıldandı Öykü.

Kapı açılıp içeri hemşireyle beraber oğlu girince odanın aydınlandığını hissetti. Güneş görmediği için loşta kalan odayı sanki birden güneş ışıkları aydınlattı.

“E ne oldu baktınız mı bebeğime? Nesi varmış? Sağlıklı mı?”

Sorularını arka arkaya sıraladı. Hemşire hangisine cevap vereceğini bilemedi. Hemen devreye annesi girdi. 

“Dur kızım sakin ol, hemşire hanımı bunaltma, ben doktoru bulayım. Sen şöyle al bi kucağına oğlunu.”

“Bak nasıl tutacaksın biliyor musun?”

“Anne ben tutamam bu çok küçük bir yerini acıtırım.”  

Annesi gülümseyerek “Tutarsın merak etme, acıtmazsın da. Bak kafasının altına bir avucunu koyacaksın diğer avucunu da kalçasının altına koydun mu tamamdır.” 

“Böyle mi” deyip annesinin gösterdiği şekilde kafasının altına avucunu yerleştirdi. Sonra kalçasını kavradı, kucağına yaklaştırdı. Yüzü kıpkırmızı idi.

“Anne oğlumun ten rengi niye böyle? Bu çocuk çok kırmızı yoksa bir şeyi mi var” dedi telaşla. “Yok, kızım, sen de doğduğunda öyleydin, hatta bundan daha kırmızıydın siyaha yakındın nerdeyse. Yeni doğan bebeklerin ten rengi böyle olur. Sonra zamanla açılır.”

Hemşire kendisini hatırlatmak ister gibi “Hadi şimdi biraz besleyelim bebeğini” dedi. 

Bu cümleyi duyalı tam yarım saat olmuştu ama bütün çabasına rağmen bebeğini emzirememişti. “Olmuyor işte bak o da artık açlıktan ağlamaktan bir hal oldu, yapamıyorum” dedi. 

Annesi yine devreye girdi, “Yavrum, bu alışma sürecinde böyle olur zaten, bunlar olağan şeyler. Gel beraber deneyelim biraz da. Şöyle tutacaksın bebeğini kafasını, diğer elini ver bakayım. Hah şöyle tut, parmaklarını aç. Yaklaştır şimdi, tutmasını bekle”

“Aaa oldu tuttu” dedi sevinçle. 

“Tutar tabi ne sandın kızım, onun bütün ihtiyacı şu an sende” dedi annesi.

Öykü, bir yandan ağlıyor bir yandan bebeğini emziriyordu. Neden ağlıyorsun diye soranlara nasıl cevap vereceğini de bilmiyordu. 

Anne olmak omzuna dünyanın yükünü almak gibi bir şeymiş.

Yemek yemekten aciz, 

Derdini anlatmaktan aciz, 

Küçücük, savunmasız, ihtiyaçlı.

Nasıl koruyup kollayacağım? 

Nasıl mutlu ve başarılı olmasına katkıda bulunacağım?

Bu ve benzeri soruları düşündükçe daha da ağlayası gelmişti. 

Anne olmak nasıl bir şeydi?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Önce hayalini kurmuştu bir süre, anne olmak nasıl bir şey diye. “Evleneli bir seneyi devirdin şimdi bebek zamanı” demişlerdi. Hamilelik bile aslında başlı başına zor bir süreçti. Öykü, o zamandan anneliğin ne kadar kıymetli olduğunu anlamaya başlamıştı. Dokuz ay karnında taşımış türlü sıkıntılara göğüs germişti. Uykusundan, güzelliğinden, hobilerinden vazgeçmişti.  Sonrasında doğum süreci. Zor bir doğum olmuştu, günlerce sancı çekmiş bir türlü doğuramamıştı. 

Daldığı düşüncelerden oğlunun ağlaması ile kendine geldi. Heyecanla oğluna baktı “Anne neden ağlıyor doymadı mı? Ne oldu yoksa canı mı acıdı? Bir şey batırıyorlar sanki” dedi telaşla.

Annesi gülümsedi, bebeği kucağına aldı. 

“Bak Öykücüğüm besledikten sonra mutlaka gazını çıkartmalısın” 

“Onu nasıl yapacağım? Bilmiyorum ki” 

“Şimdi bak önce omzuna temiz bez alacaksın, sonra bebeği baş kısmı omzunu geçecek şekilde kucağına alacaksın. Elinle sırtını sıvazlayarak hafifçe vuracaksın” 

Bir yandan anlatıyor bir yandan da Öykü’ye oğlunu veriyordu. 

“Anne sen yap ben yapamam şimdi” dese de annesi ona aynı zamanda öğretiyordu. “Yaparsın kızım senin evladın, yarın kim yapacak? Senin bunu öğrenmen gerekiyor” dedi. 

Öykü kurtulamayacağını anlamıştı, oğlunu kucağına aldı. Annesinin gösterdiği şekilde gazını çıkartmaya başladı. Çocuk avazı çıktığı kadar ağlıyordu. Öykü beş dakika boyunca sırtını sıvazlayıp vurdu. Sonunda oğlunun gazını çıkartabilmişti. O da birden sessizliğe bürünmüştü.

Ne kadar da ses çıkarıyormuş. Bir baksan küçücük bir şey bundan o kadar ses nasıl çıkıyor diye düşündü. Bunları düşünürken birden annesini fark etti. 

Benim annem nasıl dört çocuğu büyütmüş dedi içinden. En sonunda dayanamadı.    

“Anne nasıl yaptın” diye sordu. 

“Neyi evladım”

“Nasıl dört çocuğunla hastalıkta sağlıkta her şeyleriyle ilgilendin?”

“Anne demek o demek kızım. Sende anne oldun, beni anlayacaksın. Her geçen gün bana benzeyeceksin. Benzedikçe beni daha iyi anlayacaksın. Bazı zaman beni anacaksın, ne kadar haklıymış diyeceksin”

“Anne olmak” dedi birden Öykü.

Evladını ayakları üzerinde duran, hayat mücadelesini veren insan olarak yetiştirmektir.

Anne olmak; canının yanmasını belli etmeden durabilmektir.

Anne olmak; evladın acı çektiğinde sabırla beklemektir.

Ona kalsa bütün acıyı kendisinin çekmesi daha kolay olur. Ama evladı yetişsin diye acı çekmesine de müsaade etmektir. 

Anne olmak, büyüdüğünde kör düğümünü kendisi çözsün diye ayakkabısını bağlamasını çocukken öğretmektir.

Anne olmak, ayağı taşa değmesin, gözüne yaş düşmesin diye didinmektir.

Evlat üzülür anne kahrolur. 

Anne demek sabır demektir Öykü!

Evladı için tüm dünyaya meydan okuyacak gücü vardır. Ancak sadece evladının sınavını izlemeye hakkı vardır.

Evladın olduğunda anlarsın, ancak anneler anlayabilir. 

O merhameti, o şefkati, o sabrı, o sevgiyi,

Anne olduğunda anlarsın, derlerdi.

Anne olmadan annelerimizin kıymetini anlamak dileği ile.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.


Yorumlar

  1. Yine çok samimi ve güzel bir yazı :)
    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Allah hakkını verebilmeyi nasip etsin 🤲🌸

    YanıtlaSil
  3. Evladını gerçek hayata yetiştirenlere ne mutlu…

    YanıtlaSil
  4. Gözlerimden akan yaşlarla okudum. Annelik ne kutsal bir görev

    YanıtlaSil
  5. İnsanın hayatı anne olmadan önce ve anne olduktan sonra şeklinde ikiye ayrılıyor, merhameti ve şefkati insan daha derin hissediyor. Anne olmadan da insana sevgi şefkat merhamet duyanilmemiz dileğiyle

    YanıtlaSil
  6. Anne olmak, anneliği anlamak değerini kıymetini bilmek
    Kaleminize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Emeğinize sağlık çok etkili, düşündürücü ve anlamlı bir yazı olmuş. Anne olmak…

    YanıtlaSil
  8. Elinize sağlık annelerin yaşadığı hisleri anlatan aynı zamanda annelere ümit veren bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  9. Evladı için tüm dünyaya yetecek gücü varken evladının sınavında söz hakkının olmaması ona sunduğu en değerli ikram...

    YanıtlaSil
  10. Eskilerin bir deyimi vardır
    Ben yanarım yavruma, yavrumda ynr yavrusuna. Yetiştirenlerden olmak ümidiyle
    kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Anneliğin çıraklığı zor:)

    YanıtlaSil
  12. Evladı için tüm dünyaya meydan okuyacak gücü vardır. Ancak sadece evladının sınavını izlemeye hakkı vardır. Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder