Görünmez İpler

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Görünmez İpler

Bugün soğuk ve karlı bir sabaha uyandım. İnsan böyle havalarda sıcacık yatağından çıkmak istemiyor. Ne dersiniz? Ancak gün beni bekler, işler beni bekler. Zor da olsa yatağın sıcaklığını bırakıp kalkmam gerekiyor. 

Soğuk terliklerime baktım, tam ayağıma geçirecektim ki dışarıdan sesler duydum. Hızlıca kalkıp pencereden dışarı baktım. Lapa lapa kar yağıyordu. Hatta bütün gece yağmış olmalı ki arabaların lastikleri kara gömülmüştü. Mahalledeki tüm çocuklar yavaş yavaş uyanıp oyun oynayanlara eşlik ediyorlardı. Muhteşem bir manzara vardı. Her yer bembeyazdı ve ağaçların dalları karlarla örtülüydü. İşe gidecek olanlar arabalarının camlarını temizliyorlardı. Ancak camlar buz tutmuş ve silmek çok da yeterli olmuyordu. Su dökerek temizlemeye çalışıyorlardı. Bir grup insan yürüyerek otobüs durağına gitmeye çalışıyordu. Kayıp düşenler, kara gömülenler, kartopu oynayanlar... Hatta kardan adam yapmaya başlayanlar bile vardı. Pencerenin önünde bir saate yakın hareketliliği izledim. Bembeyaz bir görüntü ve minik hareketlerle ufak kıpırdanmalar. Çok büyüleyici görünüyordu. Şöyle bir durup düşündüm de neydi beni bu kadar etkileyen? Karın yağması mı, insanların çeşitli komik hareketleri mi? Yoksa daha başka bir şeyler mi bilemedim doğrusu.

Aslında hayatın içerisindeki çeşitlilikler ne kadar da fazlaydı. Kimse birbirine benzemiyordu. Hatta benzer hareketleri yapıyor olsalar bile birbirinden farklılardı. Nasıl bu kadar farklılıkla bir araya gelebiliyordu her şey? Her şey birbiri ile ilişkili ancak bir o kadar da ilişkisizdi aslında. Ağaç kendi başına çok güzeldi ve bulunduğu yere ayrı bir güzellik, anlam katıyordu. Kar ve ağaç aslında ne kadar da alakasızlardı. Ama ağaç, kar suyu ile mineral ve vitaminlerini alabiliyordu. Ya toprakta yaşayan böcekler, solucanlar. Onlar da kendi hallerinde yaşayan canlılardı ancak ağaç ve toprak ile aralarında bir bağ vardı. Onlar toprağı havalandırırken yağan kar suyu toprağın içine işleyebiliyor ve bitkileri, ağaçları besliyordu. Var olan her şey birbirine ne kadar da ihtiyaç duymaktaydı.

Peki, ya insan? Hayatın içinden bir parça sanki içimizde de var. Bütün organlar kendine has ancak birbirini uyumlanabilme peşinde. Kalp, göz, kulak birbirleriyle nasıl da bağlantılı. Nasıl da görevini yerine getirebilmek için organize olmuşlar. Yaşamak için nefes almaya ihtiyaç var. Nefes alınmadığında kandaki oksijen seviyesi düşüyor ve yaşam tehlikeye giriyor. Ancak insan bunların neredeyse hiç farkında değil. Mucize niteliğinde onca şey var ve insan bunları normalleştirmiş. Zaten olması gerekiyormuş gibi davranıyor. Arkasındaki o büyük sistemi hiç düşünmüyor. Düşünse de bildiklerini ne kadar hızlı unutmuş. Karın yağabilmesi için de çok şeye ihtiyacı var. İhtiyaçları giderildiğinde kar tanesi oluşuyor. O güzelim manzaraları oluşturmak için yeryüzüne yağıyor. Bizi mutlu eden, keyif veren, anılarımızın olduğu kar tanelerine dönüşüyor. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Bu hayatta her şeyin dolaylı da olsa birbiriyle bir ilişkisi vardır.”

Hayatta görünmez iplerle bağlıyız aslında. Bazı ipler daha sıkı, bazıları çok ince. Her bir ihtiyacımızla başkalarının ihtiyacı iç içe. Bu çeşitlilikte ne farklı renkler var aslında, tabii gerçekten görmek isteyene…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

  1. Keyifle okudum, teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık🌿
    Akıcı bir yazı olmuş… Her şey her şeyle ilişki. Ve insan ilişkide ki ihtiyacı karşıladığı kadar var olabiliyor …

    YanıtlaSil
  3. Eğer bir düşünmüş olsak ne bağlantılar ortaya cıkacak. Bu bağlantıları ortaya cıkarmak için insanın bilinçinin açık olması gerekiyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder