Çatı

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Çatı

Çatı denince akla ilk gelen, bir binanın üzerindeki koruyucu bölüm olur. Bazen sacdan, bazen kiremitten, bazen tahtadan, bazen de sadece topraktan oluşabilir. Peki, aslında “Çatı” nedir?

Eski Türkçe olan bu kelime, ‘çat’ kökünden gelmektedir. Çat; vurmak, karşılıklı koymak anlamında. Yani çatı, birbirine çatılmış, birleştirilmiş demek. Bir evi yağmurdan, kardan, soğuktan, sıcaktan koruyan bir örtüdür. Bir kalkan, bir savunma sistemidir aslında. Çok pahalı malzemelerle yapılmış, içi en kaliteli eşyalarla donatılmış bir ev düşünelim. Çatısı yoksa eğer, hangisi ne anlam ifade eder? Ne kadar güzel bir ev olsa da içindekilere güven vermez. Temeli sağlam, duvarları güçlü ama savunmasız bir yapı olur nihayetinde. Kim içinde yaşamak ister ki? 

Çatının, örten, kapatan, sakındıran, koruyan, gizleyen bir görevi vardır. Yağmur yağarken veya güneşin çok olduğu bir günde kullanılan şemsiye de bir çatıdır mesela. Bir bebeğe takılan şapka, bir kadının başörtüsü de bir çatıdır. İnsanların kıyafetleri, içine eşya koyulan çanta, bir tencerenin kapağı da bir çatıdır aslında. İçindekini koruyan, dışındakini ayrıştıran bir görevi vardır her çatının.

İnsan, hayatının her sürecinde bir çatıya ihtiyaç duyar. Somutta da soyutta da… Belki de bunun pek farkında olmaz. Kalbinden geçenleri, duygularını yansıtma stili, iletişim kurma tarzı… Bu çatıların altında olup biteni gören, anlayanlarla birlikte yeni çatılar inşa edilir. Sonra farklı çatılar, ilişki kurarak birbirine tekrar çatılır, birleştirilir. O ortak çatı altında beslenen duygular, giderilen somut ve soyut ihtiyaçlar, ilişkiler ortaya çıkar. Bazen de aynı çatının altında küçük küçük farklı çatılar oluşur. Ara ara insanlar kendi çatılarına çekilir, bir şeyleri halledip sonra tekrar ortaya çıkarlar. 

Çatılar, ilişkilerimizdeki sınırlarımızı da belirler. Her ilişkinin hem kendi içerisinde hem de dış dünyaya karşı sınırları olması gerekir. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsan, sınırları kadar kıymetlidir.” 

Herkesle aynı samimiyette ilişki kurmak, 

Her çağrıldığında gitmek, 

Her arandığında bulunmak, 

Herkesle özelini paylaşmak, 

Yakın-uzak demeden herkese sırrını açmak…

Bu davranışlar, kişiyi ilişkilerinde bir süreliğine gündem yapar. Ancak o ilişkideki değerini de düşürür. Sınırlar koyuldukça, herkesin yaklaşamayacağı, hakkında her şeyin bilinemeyeceği biri olunur. Dolayısıyla kişi, o ilişkide değer kazanır. Bu sebeple; işin işte, evin evde, dışarıdaki bir arkadaş görüşmesinin yine yapıldığı yerde olması ve orada kalması gerekir.

İlişkilerdeki sınırlar, insanların imtiyaz haklarının olup olmadığını hissetmelerini sağlar. Yani karşıdaki kişi için ayrıcalığı olduğunun farkına vardırır. Kendini değerli hissettirir ve ona göre de karşıdakine vereceği değeri belirler. Demek ki her insanın, ilişki kurduğu diğer insanla üzerinde bir çatı oluşur. İletişim ilişkiye dönüştükçe, her iki taraf da kendi tarafından karşı tarafa doğru çatısını çatmaya başlar. Ortada birleşilir ve her ilişkinin bir çatısı oluşur. O ilişkiye özel bilgiler, duygular, bedeller, anılar meydana gelir. O ortak çatının altında yaşanır ne yaşanacaksa.

Sonuç olarak, doğru sınırlar, doğru tepkiler doğurur. Doğru tepkiler de ilişkilerde dengeyi kurmayı sağlar. Bu da farklı ilişkilerin birbirinden ayrıştırılarak, hepsinin üzerine bir çatı, bir sınır, bir mesafe konmasıyla gerçekleşir. 

Güvenilir ilişkiler kurmak, güvenli çatılar çatmak dileğiyle…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.


Yorumlar

  1. bir çatıdan nerelere bağlanmış. elinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder