Deli Kızım Uyan!
“O da beni seviyor söyledi, itiraf etti. Her şeyin üstesinden gelebileceğimizi hissediyorum. Her şey çok güzel olacak, inanıyorum. Aşk bu olsa gerek, en güzeli bizim ilişkimiz olacak.” İçinde kelebekler, kalbi sanki göğsünden başka yerde atıyordu. Ama o da ne? Daha romantik bir şarkı da çalabilirdi arka fonda; “Deli kızım uyan.” Gözde’nin öyküsü bu şarkıya gelmeden çok önce başlamıştı aslında.
Gözde Denizli’ye memur olarak atanmış, kendine yeni bir düzen kurmuştu. Hayatını artık ailesinin desteği olmadan sürdürecekti. İhtiyaç halinde ailesine maddi yardım etme sırası ondaydı. Zaten istemeseler de kıyamaz, kardeşlerinin ihtiyacı için belli bir miktar ailesine gönderirdi. Evinde harcamalarına dikkat eder, gereksiz bir şey almazdı. Ev arkadaşı Özgül kendi halinde bir kızdı. Evlerinin sakinliği Gözde’ye iyi geliyordu. Kalabalık ortamlarda çabuk sıkılırdı, yalnızlık ona göre dinlenmekti. Sıkıldığı zamanlarda iş arkadaşları ile buluşur, dışarda zaman geçirirlerdi.
Yine bir gün arkadaşları ile dışarıda yemeğe çıktı. Arkadaşı Nihan biriyle tanıştığından, boyundan-posundan, ailesinden, mesleğinden bahsetti. Serap ve Yasemin de detay sorularla konuyu açtılar. Salih yüksek mühendisti, geçen sene terfi almıştı. Gözde sessizce olanı biteni anlamaya çalışıyordu. Serap Gözde’ye dönerek “E sende yok mu bir şeyler, sır küpü? Aaa bak her şeyimizi sana anlatıyoruz sen de bize anlatacaksın tamam mı?” dedi. Gözde; “Şimdilerde düşünmüyorum henüz erken” dedi. Konuyu değiştirdi ama iç sesi “Neden olmasın” diyordu.
Gözde eve gittiğinde uzun uzun düşündü. Yıllarca okul hayatı, ailesi ve atanması için çok emek vermişti. Şimdilerde bir boşluğa düşmüş gibi hissediyordu. Peki, bu boşlukları ne ile ve nasıl dolduracaktı?
İş yerine her gün Nihan için çiçekler, çikolatalar, sürprizler geliyordu. Arkadaşları Nihan’a imrenerek bakıyorlardı.
Bir zaman sonra arkadaşı Yasemin; kuzeni Emre ile Gözde’yi tanıştırdı. Emre yakışıklı kendine güvenen bir gençti. Gözde, Emre’yi görür görmez beğenmişti. İlişkiler konusunda deneyimli olan Emre, Gözde’nin onu beğendiğini anlamıştı. Zaten Gözde’nin heyecanını, sevincini anlamamak mümkün değildi. Görüşmeye başladılar. Emre arayınca bile Gözde’nin eli ayağı birbirine dolanıyordu. İlişkileri pek Gözde’nin istediği gibi ilerlemiyordu. Öyle küçük sürprizler, sevgi cümleleri, özlemler, hediyeler yoktu. Ama yine de herkes gibi onun da bir ilişkisi vardı ya sahip çıkmalı ve kaybetmemeliydi. Gözde için ilişki artık “Ben de varım bu sahnede” olayıydı. Öyle mız mız kızlardan olmayacaktı, dır dır etmeyecek, her zaman şefkatli davranacaktı sevdiğine. Emre ilişkide mesafeliydi, çoğu zaman da meşguldü. Gözde’ye göre Emre’nin yapısı böyleydi. Bazen Gözde ye; “Çok üstüme geliyorsun, sıkma beni” diyebiliyordu.
Bir gün arabada giderken camı tıklayıp su satmaya çalışan çocuğu terslemişti. Yemeğe oturduklarında garsona; "Bugün gelir mi yemeğimiz?” diye çıkışmıştı. Sinemaya gittiklerinde filmi beğenmemişti. İzlerken ayaklarını sallamasından yanındaki izleyici rahatsız olmuştu. Emre bu duruma gerilmiş, salonu terk etmişti. Gözde Emre’yi zor sakinleştirebilmişti. Emre bazen babasının ona destek olmamasından yakınıyordu. Gözde bu duruma şaşırıyor ama anlayamıyordu. Emre’nin babası ona geçen yaz araba almıştı. Oğlunun baba mesleğini sürdürmesini istiyordu ama Emre istemiyordu. Kendine iş kurmak istiyordu ancak sermeyesi yoktu. Sermaye elde etmek için çabası da yoktu. Emre geleceğe yönelik planlarında babasının desteklemesini istiyordu. Gözde merak ediyordu acaba gelecek planlarında Gözde var mıydı? Ailesi Emre’yi beğenir miydi? Beğenmeseler de Gözde’nin hatırına sevmeleri gerekmez miydi? Sonuçta Gözde seviyordu onu. Evet evet kısa sürede sevmişti Emre’ yi. Tanıştıktan kısa süre sonra Emre ye “Beni seviyor musun?” dedi. Emre; duymak istediği cevabı vermek istercesine Gözde’ye dönerek; “Tabi ki seviyorum” diyebildi. Ne var ki bir hafta geçmeden arkadaşı Serap Emre’yi başka bir kızla cafede görmüştü. Gözde duyduklarına inanmadı, arkadaşlarının ilişkisini kıskandığı için nazara geldiklerini düşündü.
Gözde bir ilişkisi olsun sevsin ve sevilsin istedi. Ancak sevilme isteği o kadar fazlaydı ki doğru mu yanlış mı sorularını soramaz hale gelmişti. İlişkisi ile ilgili ilgili hiçbir işareti anlayamaz olmuştu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Duygular aktifleşince bilinç daralır. Bilinci daralan insan ise sağlıklı kararlar alamaz.
İnsan hayatında her an seçim yapar. Seçimlerimiz ise isteğimiz yönündedir. Sağlıklı seçimler için insanın bilinç açıklığına ihtiyacı vardır.
Peki, sen hangi nedenle ne istiyorsun, neyi seçiyorsun?
Kararlarını neye göre veriyorsun?
Anlamını bilmediği, adını sevgi koyduğu şey gerçekten sevgi mi acaba?
İrdelemeden akışında gittiğin yerlerde düşmek mi mesele yoksa oradan kalkıp doğru yolu bulmak mı mesele?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Açık bir bilinçle karar verenlerden olmak ümidiyle, teşekkürler
YanıtlaSilİnsana problem isteği olan yerden gelir. Ya sen isteğini kontrol edersin yada isteğin seni kontrol eder.
YanıtlaSilAslında her şey bize gösteriliyor . Ama isteğimiz ve açlığınızı doğru yönetemedigimizde malesef ateşi şu suyuda ateş görebiliyoruz . İnsanın kendini geliştirmekle ilgili. Ciddi bir çabası olmalı ilim çok uzaklarda değil isteyene çok yakın...
YanıtlaSilBazen gözümüzün önündeki olan biteni göremez hale geliyoruz. Oysa görmemiz için tüm işaretler veriliyor. Çok güzel, hayatın içinden bir hikaye olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilİnsan hayatın ona merhametiyle gösterdiği işaretleri, istekleri aşırılaşmaya başladığında o konuda artık hiç bir şey göremez.
Bilinç açıklığı ile hayatın bize sunduğu işaretleri görebilme ümidiyle…
ALLAH her daim bilinc acikligi versin İNŞALLAH
YanıtlaSilKararlarımı neye göre veriyorum,,,, Bundan sonra inşallah karar aşamasında olduğu..her konuda bunu soracağım kendime.....
YanıtlaSilGözde gibi ne çok öykü var hayatlarımızda. Bilincin açık olması ilişkide doğru kararlar vermeye, yaşadığını anlamasına sebep oluyor insanın. Elinize sağlık çok güzel bir yazıydı.
YanıtlaSilDuygular aktifleşmeye görsün insanın gözü hicbir şey görmüyor. En iyi çocuklarımızda test edebiliriz. Bir iseği yerine getirilmeyip kendini parçaladığı sırada kimseyi duymaz okur. Ne kadar konuşulursa konuşulsun boşuna... Duygular aktifleşince bilinç kapanır 🌸
YanıtlaSilEmeğinize sağlık...
YanıtlaSilNe kadar kıymetli bilgiler. Seçiciyim diyorum seçim yapıyorum ama Seçici davrandığım şey benim lehime mi aleyhime mi? Doğru seçim yapanlardan olmak ümidiyle. Düşüncenize sağlık 💐
YanıtlaSilDuygularımıza kapılıp gidince yanlış kararlar alabiliyoruz. Mesele seçim yapmak değil, iyi seçim yapmak 👍
YanıtlaSilİrdelemeden akışında gittiğin yerlerde düşmek mi mesele yoksa oradan kalkıp doğru yolu bulmak mı mesele? :)
YanıtlaSilDoğru seçimler yapabilmek için bilinç açıklığına ihtiyacımız var teşekkürler
YanıtlaSilHayatımızda sevgi, mutluluk, istek gibi kelimelerin gerçekten anlamını gerçeğini bildiğimizde bir olayla yada durumla karşılaşınca değerlendirmek daha kolay oluyor. Doğru seçim yapmakta...gerçekleri bilen , düşünen irdeleyen nesiller olabilelim inşaALLAH
YanıtlaSilKararlarimizi bilinç kapalilğiyla verdiğimizde maalesef sonuç iyi olmuyor. İnsan olaylara kendi penceresinden bakınca gerçeği göremiyor.Oysa vakadan önce işaretler verilmiş...Teşekkür ederiz...
YanıtlaSilBilincimizi kapatan şeylere daha dikkatli olabiliriz
YanıtlaSilİnsanın duygularını kontrol edememesi aşırılaşması ne kadar da büyük hatalar yapmasını sağlıyor. Bilinç açıklığı çok kıymetli her seçimde 🌸🌸
YanıtlaSilduygularını kontrol edebilenlerden olmak insanı kazançlı kılıyor
YanıtlaSil