Bulutlar Dağıldığında…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bulutlar Dağıldığında…

Kahvede oturmuş bir yandan kaçıncı sefer geldiğini bilmediği çayını yudumlarken bir yandan da denizdeki dalgalara derin derin bakıyordu. Ev kirası, çocukların masrafları, annesinin hastalığı hepsinin üzerine bir de iş yerinin iflas etmesi eklenmişti. Mert ne yapacağını, neye göre hareket edeceğini bilmez bir haldeydi. İş arkadaşları fabrikadaki sıkıntılara daha fazla tahammül edememiş ve aksayan maaşlarını bahane ederek ayrılmışlardı tek tek. Mert’e de sürekli ayrılmasını daha iyi bir iş seçeneği olduğunu söyleyip duruyorlardı denk geldikçe. Gözünün önü adeta kara bulutlarla kaplıydı ve hiçbir şey göremiyordu. Bir şeylerin yanlış olduğunu düşünüyor ama adını koyamıyordu.

Fabrika sahibi olan Ahmet Usta yıllarca emek vermişti buraya. Hep birilerini yetiştirmişti mesleği ile ilgili. Torna ustasıydı ve bunun üzerine küçük bir fabrika kurmuştu. Ama ekonomik kriz döneminde birçok firma da olduğu gibi küçülmeye gitmesi gerekmişti. O da işçilerine kıyamadığı için çıkaramamış ama maaşı bir süreliğine kısması gerektiğini söylemişti. Yıllarca kimseyi işten çıkarmadığı gibi bu krizde de çıkarmamıştı ancak çalışanlarının hepsi aynı vefayı göstermemişti. Azalan maaşı beğenmeyip çıkmıştı pek çoğu. Az da olsa gelen düzenli işleri vardı oysa tamamen bir kıtlığa da girmemişlerdi. Ama hayat işte herkesin kararı kendi has. Ahmet usta giden elemanlarından sonra rahatsız olmamış, kendisi işinin başına geçmişti. Elli kişilik bir ekipten kala kala sadece Ahmet Usta, Mert ve on eleman kalmıştı.

Mert yıllardır emeği geçen ustasına vefalı olmak istiyordu ama bir yandan evdekiler, bir yandan arkadaşları kafasını karıştırıp duruyordu. Daha iyi maaşlı iş bulması konusunda ona baskı kuruyorlardı. 

Kafasının içindeki deli sorulardan çıkıp “Ne olacak?” diye sordu kendi kendine. “Başka bir işe girsem ne olacak?”  Etraftaki insanların onu duyduğunu fark edip sessiz şekilde düşünmeye devam etti. “Sanki başka bir işte de benzer şey olmayacak mı? Birini yarı yolda bırakıp başka yerde yol alınabilir mi? Bu nasıl bir şey anlamıyorum insanları. Allah’ım sen bana doğru yolu göster. Evdekiler biraz sıkıştı ama daha önce de böyle zamanımız olmuştu. Ancak atlattık ve hatta bollukla döndü. Rızkı veren Sen’sin. Ben kimseyi ortada bırakmak istemiyorum Rabbim. Bana bu gücü ver ne olur…”

Mert ismi gibi davranan biriydi hep. Bu konuda da ismine ters bir şey yapacak gibi hissetmişti ve tedirgin olmuştu. İnsanların normalleri onun tutunduğu gerçeklerden çok uzaktı. O ise herkesin her yaptığına değil doğruya göre hareket etmek için gayret ederdi. Yine öyle yaptı Mert. Çevresindeki tüm baskılara rağmen azalan maaşına sabretmeye karar verdi. Bu kararı ile birlikte önündeki tüm kara bulutlar dağıldı.  Netlik ne kadar da güzel bir şeydi.

Ustasının yanında kaldı zor günlerinde. Birlikte darlık çektiler. Hatta ustası kimi zaman kendi daha az aldı ama işçisine verdi. Ve günler, haftalar geçti derken altı ay kadar sonra işler düzelmeye başladı. Hem de yetişemeyecekleri kadar çok iş gelmeye başladı. Ustası hemen işçilerinin maaşını artırdı ve geçmiş aylarda eksilttiği kısımlarla da ikramladı.

Mert yine aynı kahvede bir çay istedi. Bu sefer deniz sakindi. Ama Mert yine düşüncelere daldı. Arkadaşları, ailesi ve tüm olanlar gözünün önünden geçti. Sadece bir kıtlık dönemiydi oysa. İnsanlar nasıl da aldanmıştı. Mert bunu daha önce de yaşamıştı ve oradan biliyordu. Bu hayatta bazen kıtlık olur bazen bolluk olurdu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Hayatta her şey geçicidir. Her kıtlıktan sonra bir bolluk,  her bolluktan sonra da bir kıtlık gelir.”

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar