Mutlu Son
Odun ateşindeki semaverde çayı kaynıyordu. Tavşankanı çayını ince belli bardağa doldururken radyoda spikerin söylediklerine kulak verdi. “Sizce bir insanın hayattan keyif almasını sağlayan şey nedir?” Dinleyiciler fikirlerini mesaj atıyorlar, spiker de onları okuyordu. Acaba doğru cevap neydi? “Gerçekten neydi?” diye düşündü Ahmet. Şu an onun en keyif aldığı yer bahçesiydi.
Dolgulu puf mindere bağdaş kurmuş, abisini bekliyordu. İş kıyafetlerini giymiş, malzemelerini de hazırlamıştı. Bir yandan da bahçelerini izliyordu. İzlemek bile keyif veriyordu. Bahçenin çok işi vardı, uğraştırıyordu ama iyi geliyordu Ahmet’e. Boş vakitlerinde abisiyle birlikte bahçeleriyle uğraşırlar ne keyif alırlar, tüm sıkıntılarını, dertlerini unuturlardı.
Bahçe sürüldü, ağaçlar budandı. Pazardan alınan sebze fideleri ekildi. Ahmet bahçeyi çok seviyor, nasıl emek veriyordu. Fındık, kiraz, armut, erik, elma ağacı dikmişti. Fırsat buldukça gider, yoklardı. Zamanla ağaçları da meyve verir olmuştu. Başka birine göre zaman, emek, para harcamaya gerek yoktu. “Git marketten al, daha ucuza mal olur.” diyorlardı. Ama Ahmet’in amacı almak değildi ki toprakla uğraşmayı seviyordu o. Sevdiği için de bu durum ona eziyet gibi gelmiyordu. Elinden geldiğince bunun için çabalıyordu. “Olmazsa, yetişmezse o zaman alırım.” diyordu. Nitekim her meyve, her sebze her toprakta yetişmiyordu. Olmayana da yapabileceği bir şey yoktu.
Boş durmayı da pek sevmezdi. Hareketli yapısı çevresindekileri imrendirirdi. Sabahları erken kalkıp yürüyüşe çıkar, sporunu yapar, evin eksiğini gediğini alırdı. Her zaman kendine yapılacak bir iş bulurdu. Yaptığı, öğrendiği neyse onunla ilgili konuşmayı da severdi. Şimdi bahçesini ekiyor, dikiyordu. Meyveler olgunlaştıkça, sebzeler yeşerdikçe neşesi katlanıyordu. Yeşermeyen, kuruyan ağacı düşünüp nedenlerini anlamaya çalışmak bile keyifliydi onun için. Haliyle dilinde hep bahçesi vardı. Ofiste, yemekte, çay içerken, dost meclisinde oradan bahseder olmuştu. Ona imrenen arkadaşı Hamdi de ufak bir bahçe almıştı. Ancak o yeterince emek vermiyordu. Uğraşmak istemiyor ama keyif almayı bekliyordu. “Arkadaş sana imrendik bahçe aldık, çok işi var uğraşamayacağım artık, satmayı düşünüyorum. Ne yapmalı, nasıl bir yol izlemeli bir akıl versen.” diyordu. Ahmet:
- Haklısın emek istiyor. Ben işte o sana külfet gibi gelen kısımlarına emek vere vere sevdim. Toprakla uğraşırken nasıl iyi yetiştirici olunur, buna bilinç verdim. Gübreleme, budama, sulama detaylarını öğrendim. Bu detaylar yapa yapa, beni meyve ve sebze almak kadar neşelendirir oldu. Bunun hayatın her yerinde böyle olduğuna inanıyorum. Bizim oğlanı biliyorsun, sınava hazırlanıyor. Herkes gibi o da başarılı olup iyi bir yere yerleşmek istiyor. Ama sınava hazırlanmak, ders çalışmak, yanlışlarına bakmak istemiyor. Soru çözüyor, kontrol etmiyor. Böyle sınav kazanılır mı oğlum deyince de bozuşuyoruz. Soru çözüp sonra yanlışlarına dönüp baktıkça ders çalışmak sevilir. O çalışma odası senin kurtulmak istediğin yer olmamalı diyorum. Zamanla ders çalışmak keyifli hale gelecek diyorum. Ancak bunun için emek ve zaman gerekiyor. Ki azmedip elinden geleni yaptığında belki orda kazanmazsın ama hayatta güçleniyorsun, buna inanıyorum. Yani hiçbir emek zayi olmuyor ve emek verip azmetmek insana iyi geliyor. Hemen sonucu istemek insana iyi gelmiyor tıpkı bahçe gibi diyebildi.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Emek vermediğin hiçbir şeyin karşılığını alamazsın.”
İnsan emek verdikçe sebeplere odaklandıkça karşılık alır. Ama gerçek emek verirken de sonuca takılmaz hiç. Üstelik harcadığı zaman, para, emek külfet gibi gelmez. Teslimiyet ve sakinlik eşlik eder öyküsüne. Mutlu son beklentisi yerini, mutlu olmayı sağlayacak azimler ve sebeplere bırakır. Böylece olumlu ya da olumsuz durumlarda daha iyi bir kabullenişe geçer. Peki sonuç? Sonuç elbette mutlu eder.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Hiçbir emek boşa gitmez eninde sonunda karşılığını alırsın 💪
YanıtlaSilTeşekkürler kaleminize sağlık
🌹🌷🌹🌷🌹🌷
İnsan bedel ödediğine değer verir. Bu da insanın hayatından uzun süre keyif almasına sebep olur... Hayatımızda uzun soluklu keyiflerimizin hep olması dileğiyle...
YanıtlaSil