Pay Verin Sevdiklerinize

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Pay Verin Sevdiklerinize 

Güneşli bir bahar sabahıydı. Betül düzenin hâkim olduğu evini, erkenden kalkıp toparlamıştı. Çocukları fırına ekmek almaya gönderdi. Dumanı tüten çayını içerken balkondan evlatlarının eve gelişlerini izledi. Defterinde yazan “Pay verin sevdiklerinize...” notunu okurken düşünüyordu. Hangi pay sevdiklerine iyi gelirdi acaba? 

Eşi şehir dışındaydı, birazdan evde olurdu. Ailece kahvaltı yapmak için evin reisi beklendi. O zamana kadar boş durmak yoktu. Çocuklar odalarını toparlayıp ödevlerini yaptılar ve annelerine yardım ettiler. Nihayet evin babası da gelmişti. Kavuşulan babayla hasret giderildi. Betül yorgun olan eşinin dinlenmesi için uygun ortamı hazırladı. Çocuklarını aldı ve yola koyuldu. Okul ihtiyaçları için bir kırtasiyeye doğru yol alıyordu. Giderken yolda bir de ne görsün! Karşısında Pakize!

- Ah Betül, inanamıyorum sensin! Seni görmek ne güzel, ne kadar özledim, bir bilsen? Dur bir sarılayım. Hadi gel bize, salmam seni, bir kahve içelim. Betül tebessüm ederek, “Tamam olur.” dedi. Arkadaşının evine gittiler.

Pakize evine buyur ederken bir yandan da konuşuyordu. Hatice teyze, Ahmet amca nasıllar sağlıkları yerinde mi? Betül, “İyiler, çok şükür her şey yolunda.” dedi. Pakize parlayan gözleriyle Betül’e baktı. “Ne güzel çocukluk geçirdik biz ya!” dedi. Betül’ ün kızları Zeynep ve Zümra ile tanıştı. Pakize, “Ay maşallah! Kızlar, biz annenizle çocukluk arkadaşıyız. Benim kızlarla siz de bizim gibi arkadaş olursanız, ne güzel olur.” dedi. Sonra Betül’e dönerek konuşmaya devam etti. “Benimkiler yüzmeye gittiler. Hafta sonları piyano dersleri de var. İnanır mısın ben bile görmüyorum çoğu zaman. Hafta içi akşam eve geliyorlar odalarına çekilip tablet oynayıp TV seyrediyorlar. Çok nadir ders çalıştıkları, 8-10 yaşında sanki ergen oldular. Evde memnun edemiyorum, söyleniyorlar. Bizim evde herkes kendi halinde takılıyor.” dedi.

İki arkadaş eskiden-yeniden konuşuyorlardı. Betül hoş sohbetin ardından arkadaşının evine alıcı gözle baktı. “Pakize evin çok güzel.” dedi. Pakize başarılı bir sosyologdu ama ihtiyacı olmadığından, çalışmıyordu. Evliliğin ilk yılları çalışmıştı. Eşinin işleri toparlanınca, çalışmayı bırakmıştı. Betül de muhasebeciydi ama çalışmıyordu. Hoş sohbetlerinin ardından tekrar buluşacakları günün planını yapıp, ayrıldılar. Betül ve kızları evlerinin yolunu tuttu. Çocukları da birbiriyle anlaşınca görüşmeleri sıklaştı. Pakize’ye kalsa her gün Betül’le görüşmek, buluşmak isterdi. Onun yanında kendini rahat hissediyordu. Çünkü ihtiyaç görendi, arkadaşlığı da samimi ve içtendi. Muhabbetleri keyifliydi ama tüketim alanları oldukça farklıydı. O nedenle Betül, Pakize’ye biraz mesafeliydi. 

Pakize’nin dışardan bakılınca oldukça renkli bir hayatı vardı. Hep şen kahkahalı fotoğraflar, güzel kıyafetler, takılar, tasarım eseri evi, eşyaları, arabası, yazlığı… Evde zaman geçirmeyi sevmezdi, nerdeyse her gün farklı bir mekândaydı. Otelden, kafeden, restorandan, AVM’den fotoğraflar paylaşırdı. Betül de gezmeyi, eğlenmeyi severdi. Ancak onun eğlence anlayışı Pakize’ninkinden farklıydı. Betül daha kendi halinde yaşamayı tercih ederdi. Doğada ufak bir yürüyüş, havasının değişmesi için yeterdi. Sevdiği bir arkadaş, akraba, dostu olsun yeter mekân fark etmeksizin muhabbet etmek ona yeterdi. Herhangi iyi bir şeyi almak yerine, yapabilirse yapmak isterdi. Üreterek mutlu olan biriydi Betül. Özel hayatıyla ilgili paylaşım yapmayı sevmezdi.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bir zaman sonra Pakize’den sosyal medya paylaşımları renk değiştirdi. Melankolik birkaç mesaj atıyordu. Betül merak edip Pakize’yi aradı:

- Pakize sesi soluğun çıkmıyor hayırdır iyi misin?

Betül’ ün evinde buluştular, Pakize solgun ve üzgündü, önce anlatmak istemedi. Betül, Pakize’nin dilinden anlardı. Onun kendini ifade edebileceği zemini oluşturmuştu. Pakize, Betül’e döndü. “Renkli hayatım, dışardan bakınca evet öyle ama içimde fırtınalar kopuyor Betül. Kısa zaman önce bana lenfoma tanısı kondu. Tedavim başladı ve sürüyor, zor zamanlarmış. İnsanoğlu birçok şeyin kıymetini kaybetmeden anlamıyor. Tıpkı çocukluğumuzda kalan samimi ilişkiler gibi… Hastalık yaramın bir de tuzu var ki sorma! Ömer beni aldatıyor, akşamları eve geç geliyor, bazen de gelmiyor. Gelip geçici bir şey diye düşünmüştüm ama öyle olmadığını anladım. Gözümün önünde başkasıyla mesajlaşıyor biliyor musun? Hastalığımı da geçtim,  bir kadın olarak çok acı çekiyorum. Para bozdu benim adamı, taşıyamadı.” dedi. 

Tek neden para mıydı? 

“İyi günde kötü günde” sözünün karşılığı, bu mu olmalıydı? Biz aile olamadık. Birçok insanın maddi olarak sahip olmak isteyeceği çok şeye sahibim. Bakıyorum şimdi bize iyi gelmedi bu konfor, mutlu değilim. Ben canımın derdinde çırpınıyorum. Kocam, çocuklarım neyin var, demiyor. Onlara ihtiyacım olduğunun farkında bile değiller. Adam gece saat bir de iki de eve gelmeyi normalleştirdi. İşin ilginç tarafı hastalık öncesinde de böyle hissediyordum. Bende de kusurlar var biliyorum ama hastayım halim de yok artık uğraşacak.” dedi. 

Betül Pakize’ye Aile ortak bir amaç için aynı yöne bakan topluluktur. Sence Siz, birbirinizin ihtiyacını yeterince gideriyor muydunuz?” demek istedi ancak sustu. Uygun bir ortam değildi, geç kalınmış bir soruydu bu. Arkadaşına moral verdi. Tedavi sürecinde onu yalnız bırakmadı. Ne var ki Pakize beş ay sonra vefat etti. Arkadaşının cenazesinde bulundu. Pakize’nin eşine, çocuklarına, akrabalarına baktı, gözlemledi. Geçici dünya söyleminin altını dolduran bir sahneydi gördükleri. Herkes kendi halindeydi, yas havası yoktu; ne ilk zamanlarda, ne de sonraki zamanlarda. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İlişkinin özü ihtiyaç gidermedir.” 

Bağ olması için ihtiyaç görmek ve ihtiyacını gördürmek gerekir. O zaman:

Aile nasıl olunur? 

Sahip olduğu hangi imkân, insanı gerçek zenginliğe ulaştırır?

Pay verin sevdiklerinize; neşede ve hüzünde,

Ortak paydada buluşmadan, aynı yöne bakmadan ilişki oluşur mu?

Mutlu olmak için insanın neye ihtiyacı var?

Ne dersin, düşünüp bilinç verelim mi?

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.


Yorumlar

  1. Ayrı yönde olunca nasıl aynı yolda yürünür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat zorlaşır. Detayları Başarı psikolojinde ;)

      Sil
  2. Aile olmak bir amaç için, benzer hedeflerle yol alabilmektir. Payları birbirine iyilikler düşenlerden olmak ümidiyle

    YanıtlaSil
  3. İnsan mutluluğu doğru yerde aramayınca bir yere de varamıyor

    YanıtlaSil
  4. Ovundugumuz imkanlar belki de en bize sunulan en büyük tuzaklar... Rabbim her türlü imkanı da imkansızlığı da başarıyla geçmenizi nasip etsin. Çok güzel yazı

    YanıtlaSil
  5. Gerçek ilişkiler, bize mutluluğu getirme konusunda maddi imkânlardan çok daha önemlidir

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık 🌹
    Aileyi bir arada tutan bir birlerine ödediği bedellerdir. Yani bir birlerinin ihtiyacını nasıl giderdiğidir.

    YanıtlaSil
  7. Ortak paydada buluşmadan, aynı yöne bakmadan ilişki oluşur mu? Tek yönden birbirinin ihtiyacını gidererek sağlam bir bağ da kurulmaz...

    YanıtlaSil
  8. Hep iyi olacak zannediyoruz hayatı...
    Oysaki bilincimizi çektiğimiz her yerden gol yiyoruz

    YanıtlaSil
  9. Aile olabilmek özveri ister. Birbirinin ihtiyacını gidermeyince aynı çatı altında yaşayan insanlara dönüşüyor.

    YanıtlaSil
  10. Keşke bazı sorular böyle geç kalınmasa..

    YanıtlaSil
  11. Aile olmak, arkadaş olmak, ebeveyn olmak... öncesinde ihtiyaç gideren ol. Teşekkürler kaleminize sağlık
    🌸🌺🌸🌺🌸🌺

    YanıtlaSil

Yorum Gönder