Doğru Soru

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Doğru Soru

Kütüphanenin kapısını sessizce açtı. Herkes yoğunlaşmış kendi içinde çalışıyordu. İçerisi adeta bilgi kokuyordu. Sema, öğrenmeye çok önem veren biriydi. Bu yüzden küçüklüğünden beri en sevdiği yerler kütüphaneler olmuştu. Araştıran, irdeleyen yönüyle bazen “çokbilmiş” derlerdi ona. Kurumsal bir firmadaydı. Elinden geldiğince işinde faydalı olmak ister, işiyle ilgili konulara bilinç verip merak ederdi. Yine bir konuya takılmış araştırıyordu. Sadece işe gidip saat doldurmak istemiyordu. Aldığı maaşın hakkını vermek istiyordu. Bu yüzden vakit buldukça iş yerine yakın olan bu kütüphaneye geliyordu.

Çıkışta firmanın yetkililerinden birini gördü. Yeni başlayacak bir proje için ekip oluşturulacağını duymuştu. Sema, Zeliha Hanım’ın ekibinde olmayı çok istiyordu. Otoritesi, duruşu ve disipliniyle kendine rol model alabileceği biriydi. Sessizce yaklaşıp selam verdi. Sema tüm samimiyetiyle yeni proje için onun ekibinde olmak istediğini belirtti. Zeliha Hanım da “Olabilir” dedi. Sema, çocuklar gibi şendi. Örnek alabileceği bir liderle çalışma fikri onu heyecanlandırmıştı. 

Birkaç hafta sonra yeni ekip seçimleri başladı. O da Zeliha Hanım’ın takımına dahil oldu. Oldu olmasına ama nedense aradığı hissi orada bulamamıştı. Daha çok çalışıp bir şeyler yapmaya çalışıyor ama işlerin istediği gibi ilerlemediğini görüyordu. Ekipteki diğer insanlar onun gibi çalışmıyorlardı. Bu da onun motivasyonunu düşürüp üretme isteğini azaltıyordu. Bu takımda böyle problemlerin olmasına şaşıyor, hayal kırıklığına uğruyordu. 

Kıymetlendirme İsteği

“Neden böyle oluyordu?” bir türlü anlayamıyordu. Aynı döngünün ailesinde de olduğunu fark etti. Kardeşleri arasında en çok çalışan, ailesine emek veren kendisiydi. Kendisi iyi niyetle, kendince büyük mücadeleler gösteriyordu. 

İnsanlar neden bu kadar umarsızdı. İnsanlardan beklentisi çok fazlaydı. Bu yüzden de bir arada bulunduğu kişilerin hatalarına fazlaca takılıyordu. 

Sema günlerce, “Projeyi kıymetlendirebilmek için nasıl çalışmalıyız?” sorusunu sordu. İyi niyetliydi ama farkında olmadan başkalarının adına hedef koyuyordu. Herkes onun gibi çok çalışsın ve onun istediği gibi davransın istiyordu. Ama istediği karşılığı alamıyordu. Peki, ne yapacaktı?

Zaman içinde projenin bazı adımlarında tıkanıklıklar yaşandı. Tıkanıklığı çözebilmek için toplantıda karar alındı. Soru cevap şeklinde ilerleyen toplantıda herkes kafa yoruyordu. Zeliha Hanım, sürecin sonunda bir konuşma yaptı. Konuşmanın özetinde, herkesin sorumlu olduğu birimde elinden gelenin en iyisini yapması mesajı vardı. Çünkü tıkanıklıkların özünde herkesin farklı bir birimi suçlaması yatıyordu. Herkes kendine düşen sorumlulukla ilgilendiğinde ve diğer birimlerin hatalarına takılı kalmadığında problemler de büyümeyecekti. Böylelikle bu kalabalık ekip daha kolay yönetilebilecekti. Sema bu konuşmadan sonra doğru soruyu sordu. “Ben ne yapabilirim?” 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Beklentisi kendisinden olan insan mutlu olur.” 

Dış dünyadan beklemek ve başkalarına takılı kalmak ilerlemeyi engeller. Dış dünyayı suçladıkça tıkanır kalır; insanlar, ekipler, çalışmalar... Her yükseliş kişin “Daha iyi nasıl olabilirim?” sorusuyla gerçekleşir. Toplumları oluşturan bireylerin kalitesi arttıkça birbirine bulaşır iyileşmeler. 

Zeliha Hanım’ın konuşmasından etkilenmişti. O andan itibaren dış dünyayı suçlamak yerine kendi yapabileceklerine odaklandı. Evet, sonuçta onun üretimi, motivasyonu veya doğru davranışları diğer insanlara bağlı olmamalıydı. Hatta insan beklediği ilgi ve onayı göremese de çiçek açmaya devam etmeliydi. Çünkü mutlaka faydalanacak bir toprak, bir arı, bir solucan var olacaktı.

Sema, bu sefer aynı şeyleri yaşamamaya kararlıydı. Ailesinde benzer sorunlar yaşadığında ne yaptıysa şimdi tam zıddını yapacaktı. Çünkü hayatın ona verdiği mesajlara daha dikkatli bakıyordu artık. Ondan da beklenen bir davranış değişikliği vardı. Kafasını yoran soruların cevabını bulunca rahatladığını hissetti. Ekipte bulunma sebeplerini yeniden irdeledi. Niyetini tekrar güncelledi, iyi olmak ve iyiliğin yayılmasına vesile olmak istiyordu. O zaman buna uygun davranacaktı.

“Öyleyse hiç motivasyon kaybetmeden devam etmeliyim.” diye düşündü. Aslında insan hedefinde kendiyle yol alıyordu. Dış dünya kontrolünde değildi.

Ne güzel ki artık ne yapmak istediğini ve nasıl mutlu olacağını biliyordu: Beklentisiz ve sadece hedefine konsantre...

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar