SARMAŞIK

 

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte balkon sandalyesine kurulmuş, ufukta doğan güneşi izliyordu Leyla. Güneşin yavaş yavaş yükselmesi ile onu takip eden gökyüzündeki binbir renk tonunun açılması inanılmaz gelirdi. Her sabah bir mucize ile doğuyor yeni gün diye düşünürdü. Bu nedenle gün doğumunu izlemekten aldığı enteresan bir huzur vardı. Hele şu sıralar hayat üstüne üstüne geliyorken zihindeki sayaçları sıfırlamak için mükemmel bir seçimdi, gün doğarken güne başlamak.

Güneş ufukta yükselmiş tüm ihtişamıyla kamelyanın sarmaşıkları arasında süzülüyordu. Yazın yeşiller fışkıran o sarmaşık, havaların soğumasıyla yerini kızıl sarı yapraklara bırakmıştı. Masanın altına savrulan kurumuş yaprakları fark edince zihnini düşünceler sardı. Daldaki yeşil yaprak ile yerdeki kurumuş yapraklar bir aradaydı. O capcanlı yapraklardaki değişim hoşuna gitmemiş, yüzü düşmüştü bir anda. Hiç bitmese dediği bol şamatalı yaz akşamlarının geride kalması değildi onu üzen. Sanki esen rüzgar sadece havanın sıcaklığını değil, Leyla’nın alışık olduğu düzeni de düşürüyor gibiydi. Bozulduğu kısım tıpkı sevdiği mevsimin bitmesi gibi tüm sevdiği şeylerin bir gün bitecek olduğu gerçeği ile yüz yüze gelmekti. Oysa sarmaşığın altında komşularla geçirdikleri yaz gecelerinin hiç bitmez gibi hissettiren bir tarafı vardı. Güneşin tatlı yüzüne aldanmıştı halbuki geçiciydi.

Havaların soğumasıyla kış mevsimi ayak seslerini hafiften duyurmaya başlamış; canlılığın, hareketin yerini sakinliğin aldığı bir döneme geçiş yapmıştı cümle kainat. Toprak, kendini yeniden bir oluşuma hazırlamak için dinlenmeye çekiliyordu. Yaz yerini kışa bırakırken bir devir kapanıyor diğeri açılıyor gibiydi. Tıpkı yeni doğan bir bebeğin ilk yaşlarına doğru ilerlemesi ile yetmişlerine merdiven dayamış bir insanın yavaşlamaya yüz tutmuş hayatı gibi. Koca çınar güçlü görünse de sınırları aşan gövdesi ile ele veriyordu yorgunluğunu. Şu zahir ömrüne sığdırdığı ne çok şey vardı kim bilir.

Bir yaşamın başlangıç izleri kadar yaşantının insanın üzerinde bıraktığı izleri de değerliydi. Leyla’yı hüzünlendiren bitişler aynı zamanda yeni öykülerin başlangıcıydı. Galiba iyi bir başlangıç yapamama ihtimalinin verdiği gerginliği yaşıyordu. Madem öyle tıpkı bir ağacın mevsimlerin geçiciliğine uyum sağlaması gibi Leyla da onu kah kahkahalara kah gözyaşlarına boğan öykülerin geçiciliğine uyum sağlayabilirdi. Tam bunlar aklından geçerken günlerden pazar olduğunu hatırladı.

“Selimmmm hayatım bugün annemle kızımızı alsak da parkta mı yapsak pazar kahvaltısını, ne dersin? Hem annem için de bir değişiklik olur, memleketten geldiğinden beri pek bir yere çıkaramadık zaten."

Selim kızını hazırlarken Leyla da annesinin tekerlekli sandalyesini hazırlamıştı. Birlikte evden çıkıp keyifli bir yürüyüşten sonra park alanına ulaşmışlardı. Leyla özenle hazırladığı piknik sepeti ile masayı donatıverdi. Afiyetle yapılan kahvaltının verdiği enerjiyle Leyla'nın minik kızı yerinde duramıyor, anneannesinin etrafında çılgınlar gibi koşuşuyordu.

Leyla annesi ile kızı Esma’ya bakarken seher vakti aklına düşenleri hatırladı. Tıpkı bir yaprağın sonbaharda yeşilden kırmızıya geçişinin insan hayatındaki yansıması gibiydi annesinin bakışlarındaki olgunluk ile kızının üzerindeki toyluk. Kızı Esma’daki her hareketlilik ilkbaharda filizlerin kıpırdanışı gibiyken annesinin dinginliği yaşamın sonbaharını simgeliyor gibiydi. İnsanla doğanın bu benzerliği hem çok göz önünde hem çok gizliydi. Şimdiye kadar doğaya bu açıdan bakmadığı için hayıflandı. Neden daha önce fark edemediğini düşünürken “Galiba sık karşılaştığımız için bize sıradan gelen tuhaflıklardan biri.” diye geçirdi içinden.

Şimdi Leyla’nın önünde çoğu kırmızı azı yeşil yapraklarla donatılmış ağaçlar, annesi, eşi ve bebeği Esma vardı…  Leyla’nın canını acıtsa da iç dünyasında oluşan farkındalıktan memnun olsa gerek, hayata farklı bir pencereden bakmaya niyetliydi artık.

 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. "canını acıtsa da iç dünyasında oluşan farkındalıktan memnun" yazıyı okuyan da memnun kelimeler cam kırıkları gibi batsa da🫠

    YanıtlaSil
  2. Kameradan hep aynı noktadan bakarsan aynı çerçeveyi görürsün ama o küçük çerçeve dışında koskocaman farklı bir dünya var.

    YanıtlaSil
  3. İçimizi ısıtan bir yazı
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Çok derin ve düşündürücü bir yazı olmuş, hem çok belirgin, hem çok gizli… ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir geçicilik öyküsü olmus. Geçiciliği bilerek ,varolanların kıymetini bilmek insanı huzurlu kılıyor. Biliyorsunki iyi kotu hersey geçiçi. Sen bu sürede, hayatının sonraki evresinde neleri kalıcı yapacak bir öykü sundun?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder