Telefonu elinde, yatakta oyalanırken mesaj sesiyle irkildi.
"Venni yeni sezon ürünlerini koymuş, hepsi yıkılıyor. Kalanı da kara cuma indirimine sokmuş! Elini çabuk tut yoksa kaçıracaksın.”
Aslı bir sayfadan diğerine geçmekten sıkılmıştı ki arkadaşının mesajı imdadına yetişmiş gibi oldu. Ona atılan linke tıklarken nefesini tuttu. Acaba geçen yıldan beri almak istediği pardesüyü uygun fiyata yakalayabilecek miydi? Aradığını görene kadar hiç de ihtiyacı olmayan başka ürünlere de baktı durdu.
Beğendiklerine kalp koydu. Nihayet sayfanın ortalarına indiğinde istediği kışlık pardesüden kendi bedenine uygun olanı sepete ekledi. Ona göre çok önemli olan bu işi tamamlamanın rahatlığıyla az önce tuttuğu nefesini bir çırpıda verdi. Şimdi sıra kargo parası ödememek için sepeti doldurmaktaydı. Önce aksesuarlara baktı, çok da pahalı olamazlardı değil mi? Gözüne yeni çantalar takıldı. Son derece minimalist düz bir çizgisi vardı lacivert olanının.
"Pardesüm ile çok süper bir kontrast oluşturur." Ekran resmi alıp Zeynep’e gönderdi.
"Şunu almadan mutlu bir kız olamayacağım artık."
İndirim kuponlarına baktı, şimdilik alması mümkün görünmüyordu. Belki diğer sitelerde benzer stiller bulabilirim diye dolanmaya devam etti. Sadece göz atayım demişti ki bir saat geçmişti bile.
"Yok, yok olacaksa bu olmalı. Dur bakalım gün doğmadan neler doğar." diye düşündü.
O sırada içeriden annesinin sesi geldi.
“Aslı, kızım. Hadi gel domateslerin soyulması gerekiyor.”
İhtiyacı olmasa da kargoyu bedavaya getirmek için sepetine muhtemelen çabucak kararacak taklit zincir kolyeyi ekledi ve ödemeyi yaptı. Annesi her sene olduğu gibi bu sene de domates konservesi hazırlığındaydı.
“İlla beni de bulaştırıyor bu işe!” diye geçirdi içinden Aslı.
“Anne bunlarla uğraşacağına hazırını alsana. Hem daha uyguna geliyormuş, kupon mu ne onunla alıyorlarmış, öyle yapıyor Sude’nin annesi” diye söylene söylene mutfağa girdi.
Annesi cevap vermeden Aslı’nın ellerini ve saçlarını işaret etti, bu “Saçlarını topla, ellerini yıka öyle gel” demekti. Ellerini yıkayıp omuz silkerek mutfağa dönen Aslı’nın boynuna mutfak önlüğü özenle geçirildi.
Aslı daha başlamadan bu işten sıkılmıştı. Bir an önce annesinin dediklerini yapıp az önceki kargo parasını doldurmak için bakınırken gözüne çarpan kotu da sipariş etmek istiyordu. O pantolonu da alırsa kışa hazırlığı tamam olacaktı. Ama nedense ne zaman “Bunu da alınca gardrobum yeni sezona hazır!” dese ardından yeni bir sipariş verirken buluyordu kendini. İçinden bir türlü çıkamadığı bir döngüydü bu, adeta aldıkça alası geliyordu. Aman olsun zevkliydi işte, daha ne olsun deyip düşüncelerini yine alacaklarına getirdi.
Annesi de yeni sezon hazırlığındaydı ama o almak yerine yapmayı seçiyordu. Her kış yaklaştığında annesi hummalı bir çalışma başlatırdı evde. Adeta “yeni sezon”a hazırlanan giyim firmaları gibi, her hafta yeni bir gündemle geliyordu. Önce bir temizlikle başlardı, ardından yazlık kıyafetleri faslı başlardı. Mutfak ise başlı başına bir hikayeydi. "Yaz sebzesi kış marketinden alınmaz." der ve yaz sonu tüm o sebzeleri bir yolunu bulup kışa hazırlardı. Konserve, kurutma, buzluğa koyma mutfağında tüm yöntemlere yer vardı. Sonbahar annesinin tabiriyle tam da “karınca koşuşturması“ mevsimiydi.
Aslı her ne kadar söylense de aslında içinde güzel bir his bırakırdı bu hazırlıklar. Aklına küçükken okumaya bayıldığı “Karınca ile Ağustos Böceği’nin Hikayesi” gelirdi annesini böyle koşturmacalı gördüğünde. Kahramanı Karıncaydı. Kendini onun yerinde hayal ederdi ve Ağustos Böceğinin hazırsızlıklığına öfkelenirdi.
Bir an aynı duyguda buldu kendini. "Neden böyle?" diye geçirdi içinden.
Bilmesine rağmen yine de başına gelmeden anlamaz insan neyin ne olduğunu? Anlamaz mı yoksa anlamak çok acı verdiği için göz mü çeker "Haketmişlerdir." diyerek.
Aç olanı aç kalan ben olmadan, evi olmayanı evini kaybeden ben olmadan anlamak gerçekten mümkün değil mi? Bir an aklından günümüzde olanlar geçti. Depremde günlerce yıkılmış evlerin altında kalan insanlar, hala şu anda evleri bir bomba ile yerle bir olanlar, gidecek sığınacak yerleri olmayanlar. Birileri anne babasının koynundayken ve o daha süt çocuğu olmasına rağmen anne babasını gözlerinin önünde yitirip koskoca dünyada tek başına kalanları… Off diye düşündü nasıl bir dünyaydı burası, "Nasıl insanlarız biz ki gözlerimizi yumabiliyoruz tüm bu olanlara." Devasa Ağustos böceklerinin dünyası burası. Gözüm görmüyorsa yok hükmünde olması gibi.
Çocukken bir karıncaya öykündüğü için hazırlıklı olma derdine deniz kenarında topladığı taşları, deniz kabuklarını kışın boyamak için biriktirirdi. Peki bir insan güvendiği herşeyin bir anda yitmesine de hazırlıklı olabilir miydi?
Bunları düşündükçe içi karardı, sıkıldı ve başını salladı. Başını sallardı bir düşünceyi unutmak isterse. Annesinin “Hadi kızım daha fasulye kavurup buzluğa atacağız” cümlesi onu kurtardı bu sıkıntıdan ve evdeki dünyasına geri döndü diğerleri hiç olmuyormuş gibi. Yeni sezondaki tasarımları düşünmeye devam etti...
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
https://deneyimseltasarimogretisi.com/sakinmada-ustalik/
https://deneyimseltasarimogretisi.com/basari-psikolojisi-semineri/
https://deneyimseltasarimogretisi.com/iliskilerde-ustalik-semineri/
Ağustos böcekleri ile dolu dünya… Nasıl da kapatıveriyoruz gözlerimizi, sanki biz kapatınca yok olacak sanıyoruz..
YanıtlaSilDevasa ağustos böceklerinin dünyası…
YanıtlaSilNe kadar da yerinde bir tespit olmuş, herkes kahraman olmak istiyor ama karınca olmadan kahraman olamayız..
Kaleminize sağlık ☘️
İnsan daha bir çok şeyle oyalanıp durdu... Alışveriş yaparken dünyada olup bitenleri kaçırdı... Alamadığı kotun derdine düşerken mazlumun derdiyle dertlenemedi... bilinç açıcı bir yazı olmuş.. kaleminize sağlık..
YanıtlaSilBizim göz çekme seçeneğimiz var bombalardan ama kimilerinin günlük rutini... Bu aralığı ne kadar kapatabilirsek o kadar iyi olacağız.
YanıtlaSil