Beni Benden Alan Tatlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Beni Benden Alan Tatlar

Beni benden alan tatlar…

Soğuk günlerin ardından, güneşi görünce çok sevinmişti. Bu fırsatı değerlendirip kendini bahçeye atmıştı. Masasına kurulmuş mis gibi havayı solurken, kitap okumaya koyulmuştu. Sayfaları çevirirken bir yandan da rüzgarın fısıltısına kulak veriyordu. O sırada annesi elinde bir pasta tabağıyla gelmişti. O da nesi çilekli pasta! Hem de taze mevsim çilekleriyle… “Aaa! Ne yaptın sen? Beni benden aldın canım annem”. Havanın, ortamın güzelliğine bir de annesinin lezzetli pastası eklenmişti. Hepsi ayrı bir tattı onun için. 

 Annesine teşekkür edip çatala, bıçağa sarılmıştı. Kitabı bir kenara bırakmış kendini pastaya vermişti. O sırada telefona mesajlar gelmeye başladı. Liseden beri sıkı fıkı olduğu birkaç arkadaşı kalmıştı. Gün boyu sürekli onlarla yazışırdı. Diğerleriyse hep üniversiteli olmuştu. Bir yerleri kazandıklarını öğrenince her biri için sevinmişti aslında ama kendi için bu çok zordu. Çünkü günlük meşgalelerinden kopacak kadar çok çalışamazdı. Ne yapsın o da arkadaşları ile takılıyordu gün boyu. Yine onlardan mesaj gelmiştir diye düşündü. Hem şimdi telefona bakmak istemiyordu tabağını bitirmeliydi önce. Böylesine bir keyfi erteleyemezdi.  

Oldum olası zevkine düşkündü Mine. Güler yüzlü, eğlenceli bir yapısı vardı. “İnsan eğlenmeden, mutlu olmadan nasıl yaşayabilirdi ki?” diye düşünürdü. Ona göre zevk almak, mutluluk demekti.  Küçükken babaannesine yardım etmekten ya da okul çantasını, odasını düzenlemekten mutlu olurdu. Zahmetli olurdu ama iyi gelirdi nedense. Dönüp baktığında aklına gelirdi o anki hisleri ve yüzünde bir tebessüm belirirdi. Zamanla bunların yerini başka şeyler almaya başladı. Telefonda vakit geçirme, arkadaş gezileri, alışveriş veya lezzetli yemekler yemek artık daha keyif vericiydi. Ve artık zahmetli şeylere o kadar sabredemez olmuştu. Daha az yoran, daha çok iyi hissettiren şeyler ister olmuştu.  Sonuçta bunlar da keyif veriyor diye düşünürdü. Çikolatayı mutluluk kaynağı olarak görürdü mesela. Bu kadar kolay yollar varken zorlamanın ne anlamı olabilirdi ki. Bu da onu birçok şeyden alıkoymuştu hayatta. Bunların başında üniversite geliyordu tabi ki. Eve kapanıp gece gündüz ders çalışmak kabus gibiydi. “Her yaşın bir güzelliği var. Lisede de liseli olmanın keyfini çıkarmalı insan.” deyip çalışmamıştı. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Zevk ve mutluluk aynı şey değildir. İnsan hayatta mutluluğun peşinde olmalı, zevklerin peşinden gitmemelidir.” İnsan bir pasta gibi anlık olarak çok keyif veren şeyleri sever. Oysa mutluluk hayatın geneline bakınca iyi hissetmektir. Etkisi daha uzun sürelidir ve dışardan bir şeye bağlı değildir. Kendi sebeplerindedir insanın; spor yapmak veya birine yardım etmek gibi.

Aslında özünde iyi bir kızdı Mine. Başkalarının başarılarına, mutluluklarına sevinirdi. İnsanlara iyiliği dokunduğunda da hoşuna giderdi. Fakat bu insanların gündelik işlerinde yardımdan öteye gidemezdi. Çok zorlu işlere gelemezdi. Anne-babası da öyle yetiştirmişti zaten. “İnsanlara yardım et ama kendini riske atacak hiçbir şeye girme diye.”

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bir tek babaannesi, bir o başkaydı. Çocukluğunda savaş, göç yaşamış bir kadın. Yazları babası Mine’yi, onun yanına köye gönderirdi. İki ay orda kalır, ona yardım ederdi. Babaannesi eski topraktı gerçekten. Çalışkan, fedakar, yaşına göre canlı, diri. Kendi gibi insanların öykülerinden bahsederdi hep. Anne babasını kaybetmiş ve kardeşlerine bakmak zorunda kalmış zorlu bir hayat öyküsü vardı. Komşusu Halime teyzeden veya bacağı kopmasına rağmen hayata tutunan bakkal Mehmet amcadan veya köyde öğretmen kalmadığı için çocuklara öğretmenlik yapan yeğeni Ayşe abladan bahsederdi. Hepsi çok önemli hikayelerdi ama Mine’ye çok acı verici gelirdi. Bir yandan da saygı duyardı o insanlara. Ne kadar çok emek vermişlerdi her biri. Sonunda onlarca yıl sonra hala birileri tarafından güzel anılır olmuşlardı ve örnek olmuşlardı nice insana. 

Yine bir telefon sesiyle irkildi. Bir mesaj daha gelmişti galiba. Ne yazıp duruyor bu kızlar. Mesajlara bakmaya başladı. Üniversiteye gitmiş arkadaşlarından biri fotoğraf paylaşmıştı. Arkadaşları da ona yorum yapıyordu. Kimmiş o diye yaklaştırıp inceleyince lisedeki arkadaşı Zeynep’i gördü. Üniversiteyi bitiriyormuş mezuniyet fotoğraflarını eklemiş. Yıllar öncesine gidip hatırladı arkadaşını. Yoksul bir ailenin kızıydı Zeynep, babası yoktu. Çok çalışkan, yardımsever ve yüzü hep tebessümlüydü. “Nasıl mutlu oluyordu acaba?” diye düşündü çok gezen tozan biri de değildi çünkü. Hem çalışkan hem mutlu bir insan. Biraz önce düşündüklerinin cevabı Zeynep’te olabilirdi. 

Mine’yi onun gibi olmaktan alıkoyan neydi? Yemek, içmek, geçmek, tozmak, gündelik zevkler mi? Mutlulukla keyfi ayırt edememesi mi? 

Mine’yi kendinden alan tatlardan vazgeçebilmeliydi. Hayat sadece tatlardan ibaret olabilir miydi? Oysa ki gerçek tat neler neler ardına gizlenmişti. Yorgunluğun üzerine içilen bir kahvede veya yoğun tempolu bir yılın sonunda, bir üniversitede de olabilirdi. “Haydi o zaman!” dedi. 

“Var mısın gerçek tatlar için anlık acılara?” 

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.

Yorumlar

  1. Hem çalışkan hem de mutlu olabilmek en büyük nimet, elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Nasılsa yanılıyor insan keyif alayım derken bir çok şeyden uzaklaştığının farkında olmadan… emeğinize sağlık🌹

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize saglik..

    YanıtlaSil
  4. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Zevk ve mutluluk aynı şey değildir. İnsan hayatta mutluluğun peşinde olmalı, zevklerin peşinden gitmemelidir.” İnsan bir pasta gibi anlık olarak çok keyif veren şeyleri sever. Oysa mutluluk hayatın geneline bakınca iyi hissetmektir. Etkisi daha uzun sürelidir ve dışardan bir şeye bağlı değildir. Kendi sebeplerindedir insanın; spor yapmak veya birine yardım etmek gibi.
    Bu paragrafı çok beğendim. Zevk ve mutluluk arasındaki fark o kadar güzel anlatılmış ki... Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık:):)

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık mutluluk ve anlık haz arasında ki farkı anlaya bilmek ümidiyle 😍

    YanıtlaSil

Yorum Gönder