Çıkmaz Sokak

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Çıkmaz Sokak

Tayfun merdivenleri hızla çıkıp terkedilmiş binaya girdi. Birkaç saniye gözünün karanlığa alışmasını bekledi. Sonra yine hızlı adımlarla üst kata çıktı. En yakındaki odanın kapısını açıp içeri girdi. İçeride çok ağır bir koku vardı. Paslı yatağın üzerinden sarkan pis şilteye baktı. Tek adım atacak dermanı kalmamıştı, yatağa yığıldı kaldı. “Şu halime bak!” diye mırıldandı. Öğrencilik yıllarında yatağına biri oturduğunda, kirlenecek diye kavga çıkarırdı. Şimdi peşindeki adamlardan kaçarken kan ter içinde kalmıştı. Düşmüştü ve üstü başı çamur içindeydi. Düşmenin hızını azaltmak için elleriyle kendini korumuş, bu yüzden de elleri kanamıştı. 

“İnsan nasıl bir canlı?” diye düşündü. Düşme anında istemsizce kendini koruyabiliyordu. Keşke hataya düşmeden önce de böyle bir uyarı sistemi olsaydı. 

Aslında tam da böyle bir sisteme sahipti insanoğlu. Peki, isteklerinin peşinden koşarken bu uyarıları fark edebilir miydi? 

Dışarıdan gelen ayak seslerini duyunca irkildi. Kalkıp yatağın yanındaki kırık masanın altına gizlendi. Her şey nasıl da bu hale gelmişti? “Ne yaptım ben?”

Tayfun saygılı, düzenli, aklı başında bir gençti. Annesini ve babasını çocukluğunda hiç yormamıştı. Okulda sevilen, not ortalaması yüksek, geleceği parlak bir öğrenciydi. Annesi alışverişe gönderdiğinde koşarak gider, hızlıca geri gelirdi. Annesi “Aferin! Benim oğlum ne çabuk gelmiş.” dediğinde bir dahaki sefere daha hızlı gider gelirdi. Yıllar sonra bu konuyu annesiyle konuştuklarında “Sen beni beğen diye öyle koşarak giderdim.” demişti. Beğenilmek istemişti hem de ne çok.

Lise son sınıfta okulun ilk gününü hatırladı. Özlediği arkadaşlarına kavuşmuştu, mutluydu. Şakalaşıp dersin başlamasını beklerken kapı açıldı. Öğretmenleri, yanında sarışın, mavi gözlü bir kızla içeri girdi. Bütün sınıf bir anda sustu ve o yöne doğru baktı. Tayfun, sınıflarına katılan yeni öğrenciden gözlerini alamıyordu. Kızın adı Merve’ydi. Mervee… İçinden ismini tekrarladı. “Ne güzel bir ismi var, kendi gibi.” diye düşündü. Merve birkaç gün içinde sınıfa alışmıştı hatta biraz fazla alışmıştı! Sınıfın en haylaz erkekleri ve kızları ile bir grup kurmuşlardı. İlgi çeken bir gruptu, herkesi aralarına almıyorlardı. Tayfun uzaktan hayran hayran izliyordu Merve’yi. Günler geçiyor Merve sınıftaki herkesle konuşuyor ama Tayfun’un suratına bakmıyordu.  

Bir gün Tayfun okula girerken “Pişt pişt!” diye bir ses duydu. Baktığında Merve’yi gördü çok şaşırdı. Dönüp arkasına baktı, başkasına mı sesleniyor diye. “Sana diyorum sana, yakışıklı!” deyince ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırdı. Sanki tüm kanı çekilmişti donup kaldı olduğu yerde. 

“Senden bir şey isteyeceğim. Biliyorsun bu hafta sınav haftası. Öğretmenler odasının anahtarı da sendeymiş. Hepimize küçücük bir iyilik yapsan, bize soruları alsan olur mu canım?”

“Canım mı? Bana canım mı dedi doğru mu duydum acaba?” diye düşünürken, Merve’nin ondan ne istediğinin farkında bile değildi. Okulun arka bahçesinde uzun süre konuştular. Tayfun ilk dakika zaten ikna olmuştu. Merve’ye yakınlaşma fırsatını kaçıramazdı. O gün alt sınıflardan birine saklanacak, herkes gittiğinde de soruları alacaktı. O anda Merve’ye yakın olma, onun beğenisini kazanma isteği o kadar çoktu ki. Yakalanma ihtimalini ve sonrasında başına neler gelebileceğini düşünmüyordu bile. Herkesin gittiğinden emin olduktan sonra sınıftan çıktı. Önce öğretmenler odasının kapısını, sonra da soruların bulunduğu dolabı açtı.

Ertesi gün sınav soruları gruba dağıtılmış, herkes sınava girmeye hazırdı. Zil çaldığında önce öğretmenleri sonra da müdür yardımcısı sınıfa girdi. Tayfun bir tuhaflık olduğunu anlamıştı.

“Tayfun, Müdür Bey seni odasında bekliyor.” dedi müdür yardımcısı.

Müdürün odasından içeri girdiğinde annesi ve babası da oradaydı. Annesi ağlıyordu “Neden oğlum? Neden böyle bir şey yaptın?” Tayfun sustu. “Bütün hayatını yaktın.” Bu işin içinde kimlerin olduğunu sordular. Çünkü odadaki herkes onun böyle bir şey yapmayacağından emindi. Ama cevap vermedi. Cezası belliydi, artık bu okulda okuyamazdı. Geleceği ile ilgili ciddi konuşmalar olurken onun düşüncesi farklıydı. “Merve onları ele vermediğim için benimle gurur duyacak.” 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Aşırı istek insanı hataya sürükler."

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Merve, bu olaydan sonra Tayfun ile daha çok ilgilenmeye başladı. Bu davranışı ile bir anda beğenisi artmıştı. Ancak Tayfun’un düşündüğü gibi bir beğeni veya sevgi değildi bu. Ne zaman zor durumda kalsa, başı sıkışsa Tayfun’a koşardı. İhtiyacı olduğunda yaklaşır sonra uzaklaşırdı. Merve tarafından beğenilme isteği o kadar çoktu ki gerçek niyetini hiç anlayamadı. 

Geçen yaz uzun bir sessizliğin ardından aramıştı Merve. Başının çok büyük dertte olduğunu söylemiş, yüklü bir meblağda borç istemişti. Zaten hep borç istiyordu ama hiç ödemiyordu. Parayı alana kadar, o sıkışıklıktan kurtulana kadar yakın davranıyordu. Sonra aylarca haber alınamıyordu. Tayfun okuldan atıldıktan sonra eğitim hayatını bırakmıştı. Çalıştığı işlerde bir türlü başarılı olamamıştı. Tam kendini toparladığı sırada Merve ortaya çıkıyor ve yine hayatı altüst oluyordu. Bu sefer de öyle oldu. Parayı bulacağı bir yer yoktu. Ancak Merve’yi zor durumdan kurtarmalı, yine kahramanı olmalıydı. Sonunda bir arkadaşı ile çok da tekin olmayan insanlardan parayı buldu. Geri ödemek için fazla vakti yoktu. Merve’den en hızlı şekilde parayı geri alacağının sözünü almıştı. Haftalar geçip ödeme günü geldiğinde aradığı kişiye ulaşılamıyordu. Merve yine ortadan kaybolmuş, telefonlarını açmıyordu.

Terk Edilmiş Yapayalnız.

Şimdi bu çıkmaz sokakta terkedilmiş binada yapayalnızdı. Sadece Merve’nin beğenisini kazanmaya çalışırken neleri kaybetmişti? 

İnsan iyilik yapıyorum diyerek kendine ve başkasına zarar verebilir miydi? Gerçekten iyilik için mi yoksa kendini beğendirmek için miydi yaptıkları? Pişmanlığı o kadar büyüktü ki. Tek isteği bu sıkıntıdan kurtulmaktı. Artık her şeye yeniden başlamak istiyordu. İnsan yeter ki istesin ve hatasından ders çıkarsın. Köprüden önce son çıkış mutlaka vardır.

Çıkmaz sokak değildi bu.

Hala nefes alıyorsak umut hep vardı

Yeter ki insan iyiliği için bir adım atabilsin!

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.


Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık
    Bizim için kıymetli olan hislerimiz insanlar tarafından nasıl kullanılabiliyor değil mi ama bunun nedeni yine bizim nefsimiz …

    YanıtlaSil
  2. Duygularımız aktifken hata yapmamız kaçınılmaz gerçekten. Kime kendimizi beğendirmeliyiz gerçekten?Bunu anlayabilsek aslında hayat bizden yana olacak. Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 💐

    YanıtlaSil
  3. İnsanın başına ne geliyorsa istek lerinden dolayı gerçeği göremem esinden geliyor:)

    YanıtlaSil
  4. Çok düşündürücü bir yazı
    İnsanın her zaman bilinç açıklığına ihtiyacı var
    ne yapıyorum neden yapıyorum neye varır
    Kimi ikna etmek istiyorum
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Beğenilmek kabul görmek için ne kadar fazla hata yapıyoruz. Bilinci açık olanlardan olmak nasip olsun hepimize insAllah. Tebrikler teşekkür ederiz yazı için 👏

    YanıtlaSil
  6. İnsan duygularını ve isteklerini kontroö edemeyinçe ne hale geliyor. Varlığına hamdolsun ki Rabbisi onun koruyanı.

    YanıtlaSil
  7. Hala nefes alıyorsak umut hep var

    YanıtlaSil

Yorum Gönder