Ama Bu Haksızlık!
Merve evden çıkmadan, “Ne güzel bir hava, ohh mis gibi! Biraz yürüyüp metroya binerim.” diyerek plan yapmıştı. Metronun girişine kadar keyifle yürüdü. Çevresini ve insanları izlemeyi severdi. Arabası olmasına rağmen çoğu zaman insanları gözlemlemek için toplu taşıma kullanırdı. İçinden yine bir metro macerasına hazırım diye düşündü. Merdivenlerden inerken ağlayarak annesinden bir şey isteyen erkek çocuğunu gördü. Kadının iki tane çocuğu vardı. Aralarında çok da bir yaş farkı yok gibiydi.
- Ama abime aldığını bana almadın, bu haksızlık! diye bağırmaya başlamıştı.
- Sana aldığım her şeyi abine alıyor muyum? Geçen gün sana oyuncak aldım abine almadım. O zaman neden haksızlık yapmıyorum da şimdi yapıyorum?
- Abim istememişti almanı.
- Hayır, istemişti. Ama onun oyuncak ile oynama yaşı olmadığı için almadım. Şimdi de abinin okul için ihtiyacı olan şeyler var ve sadece onun kullanabileceği şeyler. O yüzden sana almıyorum.
- Aynısını istiyorum anne, o sulu boyadan ben de istiyorum.
- Senin resim boyamak için boya kalemlerin var, yenisine ihtiyacın yok.
- Ama bu haksızlık!
Metroya hızla binmişlerdi. Yan yana oturunca göz göze geldiler. Merve selamlaştı anneyle. Çocuk bir yandan hala annesinin eteğini çekiştiriyordu. Olayı fark ettiğini anlayınca, anlatmaya başladı kadın.
Belli ki ilk sürtüşmesi değildi abisiyle. Kadıncağız da hep aradaki dengeyi sağlamaya çalışmaktan yorulmuştu. “Abimi daha çok seviyorsun, sen zaten.” der dururmuş… Oysa sadece ihtiyaçlarına göre davranışları değişiyordu. Hasta olmuşsa biri, o sırada ona biraz daha ilgi gösteriyordu. Ya da ödevini yaparken soru sorana destek oluyordu. Parka gittiklerinde gözü, küçük olanın üzerinde oluyordu. Büyüğün iştahı yerindeydi ama küçüğün kilo problemi vardı, onun yemesine biraz daha dikkat ediyordu. Merve anneyi dinlerken bir şey fark etmişti. Bir süredir hep etrafında haklılık ve haksızlık ile ilgili olaylarla karşılaşıyordu.
Geçen gün hastane de de benzer bir olayla karşılaşmıştı. Gittiği poliklinikte sistem çökmüş, hasta randevuları üst üste gelmişti. Sistem açılınca yaşlı ve durumu acil olanlara öncelik sağlayan hastane yönetimine bütün hastalar hücum etmişti. “Yaptığınız şey haksızlık, kimseye ayrıcalık yapılamaz hepimiz eşitiz!” diye bağırıyorlardı.
Hepimiz eşit miydik? O günden beri hep aklında bu soru vardı. Her şeye, herkese bakıyor, bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyordu. Eşitlik demek ne demekti? Eşitlik, aynılık demekti. Peki, hepimiz aynı mıydık? Hastanede hepimiz aynı derece hasta mıydık? Hayır, herkes aynı derecede hasta değildi. Hepimizin yaşı aynı değildi. Bazılarımızın çok ağrısı yokken diğeri şiddetli ağrıdan kıvranıyordu. Birinin evi hastanenin dibindeydi diğeri daha şafak vakti evinden çıkmıştı randevuya yetişebilmek için.
Metrodaki çocuk abisiyle, hastanede bağıran hasta, bütün oradaki hastalarla aynı olmak istiyordu. Ya da günümüzde kadın erkek eşitliğinden bahsediliyor, bir kadınla bir erkeğin aynı olması isteniyordu. Peki, gerçekten ne kadar aynı olabilirdik birbirimizle?
Kendi kardeşlerini düşündü, birbirimizin aynısı mıydık? Tabi ki değildik.
- Fiziksel özelliklerimiz,
- Karakterlerimiz,
- Mesleklerimiz,
- Hayattaki beklentilerimiz,
- Sorunlarımız ve bunlara bakış açımız,
- Zevklerimiz, isteklerimiz, keyiflerimiz farklı.
Sadece biz değil hemen hemen bütün kardeşlerde aynı şey var diye düşündü. İkiz çocuklar bile birbirinin aynısı değil ki. Sadece benzer özellikleri vardı. Kardeşler bile aynı değilse nasıl iki farklı insan aynı olsun ki…
Dünyada milyarlarca insan var ve hiçbiri diğerinin aynısı değil. Kahverengi gözlü her insanın göz rengi aynı zannedilir, oysaki tonları birbirinden farklıdır. Hiçbir insanın parmak izi birbiriyle aynı değil. Hatta bir parmağımızla diğer parmağımızın izi dahi aynı değil. İnsanların çift olan organları bile aynı değil. Sağ elimizle sol elimizin gücü, kas dokusu aynı değil.
Eğer eşitlik olsaydı hepimiz aynı mesleğe sahip olmalıydık. Peki, öyle miyiz? Hadi meslektaşız diyelim ki, peki aynı maaşı alıyor muyuz? Herkes kıdem statüsüne göre maaş alıyor.
Hepimizin yaşadığı sıkıntılar farklı değil mi?
İnsanı geçtim, doğaya bakalım diye düşündü Merve, çiçekler bile aynı değil. İki menekşeyi aynı yere koyup aynı şartları sağlıyorum ama biri çiçek açarken diğeri soluvermiş. Mevsimler de bile geçen sene yaşadığımız yaz ile bu seneki aynı değil.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Der ki, “Hayatta eşitlik yoktur adalet vardır.”
İnsan ne zaman adaletli olur? Eşit davrandığı zaman mı, yoksa hak ettiğini verdiğinde mi?
İster anne ol, ister çocuk, ister eş ol, ister işveren, ister arkadaş ve istersen komşu… İnsan hayatta hangi statüde olursa olsun ancak karşısındaki insana ne zaman adil olur?
Çünkü mühim olan eşit davranmak değil, adil davranmaktır.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabileceğini öğrenir.
Hayatta eşitlik yoktur adalet vardır 🌹
YanıtlaSilİnsan ne zaman adaletli olur... Ne güzel bir soru. Hak edene hakettiğini verebildiğinde... Tabi bunun için de iyi bir algılamaya ihtiyaç var.
YanıtlaSilHakikaten dediğiniz gibi hocam hep verilenleri algılayabiliyoruz bizde olmayanları başkasına verilenleri... Oysa toplamda verilenin yanında verilmeyen var.. Aynı bir sıra gibi öncelik verilmedi ama yaşlı da değilsin :)
SilİnşaALLAH adaletli davrananlardan olabiliriz.
SilKavramları ayrıştırınca bakış açımız değişiyor, hayata, yaşadıklarımıza başka bir gözle bakıyoruz.daha adaletli algılayabiliyoruz.. emeğinize sağlık
YanıtlaSilEmeğinize sağlık💐
YanıtlaSilEvet çok güzel yazı olmuş emeğinize sağlık...
Silemeğinize sağlık. çok güzel bir yazı...
YanıtlaSileşitlemeye çalışırken dengeleri alt üst edebiliyoruz
İşte bu yüzden adaletli davranmak çok kıymetli...
Silya adalet değil de eşitlik olsaydı, dünya nasıl bir yer olurdu?
YanıtlaSilEşitliğin hakim olduğu tüm yerlerde aile , il , topluluk… vs . kötü standart olur, iyiyi bozardık.
Silkıyafet alırken bile çocuklarımıza farklı beden de kıyafetler alıyoruz. İki kadın bile birbiriyle eşit değil düşündüğümüz zaman. Eşitlik kötüyü standart haline getirtiyor. Adalet düzen sağlar. Hak edene hak ettiğini vermek gerekir.
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilMühim olan eşit davranmak değil, adil davranmaktır.
YanıtlaSilHerkes haksızlığa uğremışsa, haksızlığı yapan kim diye düşünmeden duramıyor insan.
YanıtlaSilAsalet hak edene hak ettiğini verebilmektir
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Hak edene hak ettiğini hak ettiği kadarıyla verebilenlerden olöak ümidiyle
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Eşitlik insanları kötüye özendirir
YanıtlaSilÖnemli olan adil olabilmektir..
YanıtlaSil